Deprem bölgelerinde taş minare yapımının yasaklandığını belirten taş ustası Sıddık Canlı, minarelerin bundan sonraki süreçte perde betondan yapılacağını söyledi.
HABER VE FOTOĞRAF: AHMET ÇAKIR/DARENDE
Taş ustalığı hikâyesinin Kahramanmaraş, Yozgat ve Darende arasında başladığını ve devam ettiğini söyleyen Darende’nin tek taş ustası Sıddık Canlı, sanata ailelerin ilgi göstermediği için çocuklarını çırak olarak vermediğini söyleyerek Korana ve depremin etkisi nedeniyle taş işlerinin bitme noktasına geldiğini belirtti.
“BABAM DEVAMLI ÇIRAK KAZANDI”
Kahramanmaraş’ta 1966 yılında Dünyaya gelen Darende’ni tek taş ustası Sıddık Canlı, “Taş ustalığı yapan babam 1971 yılında Balaban Apdürrahman Ercincani camisini yapmak için Darende’ye gelmişiz. İki yılda cami tamamlandıktan sonra Kahramanmaraş’a geri dönmüşüz. Sonra 1975 yılında Zaimoğu Çarşı caminin yapımına başlıyorlar ve biz tekrar Darende’ye geliyoruz. İlkokulu Cumhuriyet okulunda tamamladım. Ortaokul ve liseye devam ettim. Her yaz sezonunda babamın çıraklığını yapıyordum. 12 Eylül döneminde siyasi olaylarından dolayı devamsızlıktan sınıfta kaldım ve okuldan ayrıldım. Okuldan ayrıldıktan sonra babam ‘Devamlı çalışacak, çırak kazandım’ diye sevindi. 1980’de Zaimoğlu Çarşı Camisi tamamlanınca tekrar memleketimize göçtük. 1980 ve 1989 arası kışları Adana’da yazları ise Yozgat’ta cami ve minare yapmaya devam ettik” dedi.
“MEDİŞEYH VE HASAN GAZİ TÜRBESİNİ YAPTIK”
Darende ve çevresinde birçok esere imza attıklarını belirten Canlı, “Yıllar sonra yine Darende Zaimoğlu Camisi’nin dar gelmesi nedeniyle, kuppeli cemaat mahali yapmak istendi. Yine geldik ve iki yılda orayı tamamladık. Ondan sonra Hulusi Efendi Vakfı’nın işleri başladı. Bu arada Medişeyh Türbesi’ni yaptık, devamında Hasan Gazi Türbesi’ni yaptık. Darende ve çevresinde birçok esere imza attık. Bir türlü Darende’de kopamadık. Bir de babam buraya yerleşti. Ne onlardan geçebildik ne de Kahramanmaraş’ tan. Darende ikinci memleketimiz oldu. İki kızım Darendelilerle evlendi. Ondan sonra da yine Kahramanmaraş’a gitmem oldu. Yine döndüm ve bu işyerini açtım” dedi
TAŞ 20 MİLYONDAN 150 MİLYONA ÇIKTI
Bir kamyon taşın maliyetinin 7 kat arttığını belirten Canlı, şöyle devam etti: “Mezar, çeşme, şömine, kebap ocağı, barbekü, villa kaplama, taş kaplama, taş duvar, çiçeklik yapıyorum. Kısacası her türlü taş işi yapıyoruz. Gelir iyi ama iş ağır. En büyük sorun kış aylarında işler olmuyor. Altı ay yatıyoruz bir de buna Korona, deprem eklenince çok olumsuz etkilendik. Depremde beş canımızı kayıp ettik. Kahramanmaraş’ta kardeşim, eşi ve çocukları depreme yakalandı vefat ettiler. Vatandaşlar psikolojik olarak çok etkilendiler. Bir de ekonomik kiriz vurdu. Bırakalım taş işlerini birçok vatandaş geçinemez noktaya geldi. Geçim derdi bizi çok derinden etkiledi. Deprem bölgelerinde taş minare yapımı yasaklandı, perde betona dönüldü. Daha önce 20 milyona getirdiğim bir tır dolusu taş, 150 milyona çıktı. Alana ne diyelim satana ne diyelim! Kendime göre demircide kalıp yaptırdım mermer tozundan. Beyaz çimento döküm taş yapıyorum ve nakliyeden kar ediyorum.”
EKİP KURACAK ELEMAN YOK
Mesleğinin yok olasını istemeyen Canlı, “Şu an 57 yaşındayım baba mesleğine devam etmekteyim. Üzülerek söylüyorum çekirdekten yetişme sanatkâr yok. Biz son kuşağız. Şu an bir cami veya minare yapımı teklif edilse kabul etmem. Çünkü ekip kuramam eleman yok, sanat bitme noktasında. Sanata ilgi yok sanatkâra destek yok. Yakın zamanda bu sanat yok olacak. Mesleğin yok olmasını istemiyorum. İlçede mesleği yapan tek ben kaldım. Acı tatlı da olsa bu meslekte hayatımı kazandım ama vatandaşlar sanatı unuttuğu için evlerini iş yerlerini kesme taşla yapmıyor kesme taş çok zahmetli ve masraflı olduğu için de tercih edilmiyor” dedi.
SANATKÂRA DESTEK YOK
“Son yıllarda neden bu mesleği seçtim okumadım” diyen Sıddık Canlı “Yıllar önce memurlar bizim gelirimize imrenirdi şimdi biz onlara imrenir olduk. Malatya ve Darende’de kesme taş sanatı yok olmak üzere bu mesleğin yok olmaması için Kayseri ve Gaziantep’te olduğu gibi belediyelerimizin taş işleme ve kesme sanatının gelişmesini teşvik etmeli ve atölyeler kurulmalı. Birçok insan sanat sahibi olur meslek de yok olmaktan kurtulur” ifadelerini kullandı.
KESME TAŞ ZAHMETLİ VE PAHALI
Taş ustalığının tehlikeli bir iş olduğunu belirten Usta Canlı, şöyle devam etti: “Taş ustalığı, insan gücüne dayalı sanat 40 derece sıcakta balyozla kırım yaptığımız taş ocaklarında başlıyor buralardan sökülen taşlar atölyeler getirilerek kesim yapılıyor. Ve el işlemeleri yapılıyor taşlar kullanıma hazır hale getiriliyor. İşimizin zorluğu kadar tehlikesi de var 50 kilogramlık taşları sırtımızda minarelere çıkarıyoruz. Bir iskele üzerinde çalışıyoruz.”