Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) tarafından Anayasa Mahkemesi’ne Taksim’de 1 Mayıs kutlanmasının engellenmesiyle Anayasal hakkın ihlal edildiği iddiasıyla yaptığı başvuru genel kurulda 8 üyenin oy çokluğu ile red edildi. Karara Anayasa Mahkemesi Başkanı, 2 başkanvekili olmak üzere 6 üye karşı oy kullanarak muhalif kaldı.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 1 Kasım 2017 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne 1 Mayıs'ta Taksim Meydanı'nda kutlama yapılmasına izin verilmemesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal edildiği iddiasıyla yaptığı başvuru genel kurul kararı ile 5 yıl sonra sonuçlandı. Karar Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nda 8 üyenin ihlal olmadığı yönünde, 6 üyenin ise ihlal olduğu yönünde oy kullanması sonucunda oy çokluğu ile alındı.
Resmi Gazete’nin 8 Aralık 2022 tarihli sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi Genel kurul Kararında Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Aslan, Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan, Başkanvekili Kadir Özkaya, Üyeler Engin Yıldırım, Hacibi Dursun, Muammer Topal, M. Emin Kuz, Rıdvan Güleç, Recai Akyel, Yıldız Seferinoğlu, Selahaddin Menteş, Basri Bağcı, İrfan Fidan ve Kenan Yaşar ile raportör Hasan Hüzmeli imzası yer aldı.
Anayasa Mahkemesi genel kurul kararında oy çokluğu ile 1 Mayıs'ta Taksim Meydanı'nda kutlama yapılmasına izin verilmemesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal edildiği iddiası Anayasa’nın 34. Maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edilmediğine karar verdi. Karara Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Aslan, Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan, Başkanvekili Kadir Özkaya, Üyeler Engin Yıldırım, M. Emin Kuz ve Kenan Yaşar karşı oy kullanarak ihlal olduğunu savundular.
Karar da “Başvuruya konu toplantının yapıldığı tarihlerde terör örgütleri, kalabalık kamusal alanlarda bombalı intihar saldırıları yaparak -İstanbul ve Taksim Meydanı da dâhil olmak üzere ülke içinde geniş kitlelerin tahrip edilmesini ve yıkıcı etkilerin daha fazla alanda tesir göstermesini amaçlamıştır. Ayrıca bu amaçla yapılan terör saldırıları neticesinde çok sayıda güvenlik görevlisi ve sivil hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi de yaralanmıştır. 2016 yılı 1 Mayıs sonrasında da terör saldırılarının devam ettiği gözetildiğinde idarenin Taksim Meydanı'nda geniş katılımlı toplantı yapılmasına ilişkin güvenlik gerekçelerinin somut ve haklı olmadığı söylenemez. Bununla birlikte meydanın şehrin merkezinde olduğunda ve burada gerçekleştirilecek bir toplanmanın farklı özgürlüklerin çatışmasına yol açacağında herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Yukarıda da zikredildiği üzere temel hak ve özgürlüklerin çatışması hâlinde özgürlükler arasında makul bir denge kurularak her ikisinin de gerektiği ölçüde korunduğu bir yolun benimsenmesi gerekmektedir. İdare, Taksim Meydanı'nda geniş katılımlı toplantı yapılmasına ilişkin güvenlik gerekçelerinin toplantının yasaklanmasının oluşturduğu dezavantajdan açıkça daha ağır nitelikte olduğunu değerlendirerek toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını sınırlandırmıştır. Bununla birlikte anılan hak tamamen ortadan kaldırılmamış, alternatif bir mekân önererek ve Taksim Meydanı'nda belirli sayıda kişinin anma etkinliği yapmasına izin vererek dar kapsamlı bir sınırlama yoluna gitmiştir. Bu kapsamda kamu düzeni ve güvenliği ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı arasında adil bir denge kurulduğu ve her iki hakkın da gerektiği ölçüde korunduğu bir yolun benimsendiği anlaşılmıştır. Sonuç olarak somut olayda toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına getirilen sınırlamanın anılan hakkı anlamsız kılacak nitelikte olmadığı, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve orantılı bir sınırlama olduğu sonucuna ulaşılmıştır.” denildi.