İnönü Üniversitesi Düşünce Akademisi Topluluğu tarafından “Bir Hekimin Gözünden İnsan” paneli Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlendi.
Panele; İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Aslan, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Reşit Sevimli, Ortopedi ve Travmatoloji Asistan Hekim Dr. Muhammed Barakat, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Selim Özkan katıldı.
Moderatör olarak İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi 5. sınıf öğrencisi Abdullah Dinçadam’ın moderatörlüğünü yaptığı panel, İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden Hikmet Şahin’in Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Kendisi de Gazzeli olan Dr. Muhammed Barakat, İsrail’in doktor, hasta, sivil, çocuk ayırt etmeksizin herkesi tehdit olarak görüp onları tutukladığını, işkence ettiğini, hastanelerin siviller için son sığınak olduğunu ve bir hastaneyi ele geçirmenin o bölgedeki tüm sivilleri ele geçirme anlamına geldiğini dile getirdi. Barakat, kuşatmadan dolayı yaşanan malzeme ve imkân eksikliğinden insanların açlık ve hastalıktan öldüğünü, malzeme yardımlarının sınır kapılarında sebepsiz bir şekilde tutulduğunu ve insanlara ulaşılmasına mâni olduklarını kaydetti.
Daha sonrasında program, Abdullah Dinçadam’ın ilaç boykot broşürlerini tanıtımıyla devam etti.
İsrail’e destek veren ilaç firmaları yerine ilaçların var ise muadillerinin yazılması ve muadil ilaçların tercihi ile İsrail ve destekçilerinin maddi manevi zarara uğramalarını amaçladıklarını belirten Abdullah Dinçadam “En önemli sayfamız karekod aşamasından oluşan sayfa. Bu sayfada 8 tane ilaç şirketinin neden boykot edildiğini tek tek karekod okutarak Twitter adreslerinden İsrail’e destek açıklamalarını görebilirsiniz. Ana sayfada 87 ilaç tanıtılıyor ancak en son tarafta olan karekodu okutarak yaklaşık 763 boykot ilacı ve muadilini bulabilirsiniz.” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Aslan “Gazze’ye bir hekim, bir insan, bir Müslüman olarak birçok pencereden bakabiliriz. Bir insan olarak hayatımda derin bir çaresizliği, bir şey yapamıyor oluşumu, elimden bir şeyin gelmemesinin utancını çok net olarak yaşıyorum. Bizim yapabileceğimiz en küçük şey boykot. İnsansak, Müslümansak boykotun hayatımızın bir parçası olması lazım. Bu zulmü biz mental olarak kabul ettikçe bitmeyecek. Boykot özellikle gençlerin işi. Sizler öyle bir hava yaratacaksınız ki boykot yapmayanlar utanacak. Bizden daha fazla sosyal medya kullanıyorsunuz. Çevrenizdeki her kesimi uyarın.” diyerek tavsiyelerde bulundu.
Hekimliği insanın insanlık için kendisini adaması olarak tanımlayan Doç. Dr. Reşit Sevimli, hekimliğe itibar, prestij veya maddiyat için başlanmaması gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi:
“Doktorluk mesleği, tek bir inanca ve ulusa hitap etmiyor. Hem insanlık hem de kendi vicdanımız için her alanda yapacağımız şeyler var. Bu şekilde mesleğimizi icra edersek inşallah mutlu olacağımızı düşünüyorum. Bize de nasip oldu gittik Gazze’de hizmetlerimizi yaptık. Birçok ameliyata katılma fırsatım oldu. Orada hayat şartları ne yazık ki zor. Oradaki insanlar İsrail’in belli zamanlarda müsaade ettiği kadar elektrik, su alabilir. Gecenin yarısı aydınlık, diğer yarısı karanlık. Elektrik şu saatte kesilecek diye kendilerini ayarlamışlardı. Biz de orada çalışma fırsatı bulduk. Hekimlik bir sanat, bir adanmışlık. İleride mezun olduğunuzda hepinizin bu inançla çalışacağınızı ümit ediyorum.”
Hekimliğin tek başına icra edilen bir meslek olarak görülmesine rağmen aslında bir ekip işi olduğunu söyleyen Dr. Ahmet Selim Özkan 7 Ekim 2023 itibariyle başlayan soykırıma değinerek “Bu bir savaş değil. Savaş iki ordu arasında olur. Bir ordu var, karşısında da insanlar var. Bu, bir ordunun bomba attığı çocuk ve kadınların ağırlıklı olarak öldürüldüğü bir soykırımdır. 7 Ekim 2023’le beraber dünyada halk bazında bir uyanış olduğunu ve İslam ülkelerinde yaşayanlardan çok daha büyük tepkiler verildiğini görüyorum. Her ne kadar dünyanın birçok yerinde benzer zulümler varken bu karşıt tepki oluşmamış olsa da 7 Ekim 2023’den sonraki soykırımla birlikte dünyadaki insanların elini taşın altına koymaya başladıklarını görüyoruz. Bizler sıcak evlerimizde otururken, konforlu arabalarımıza binerken ya da evimizden yazlığımıza giderken bunları düşünüyor olmalıyız. Çünkü sadece onlar için değil bizim için de benzer şeyler olabilir.” dedi.
Program hediye takdimi ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.