29 Ekim 2021 akşamı Cumhuriyet Bayramı Kutlaması ve Kernek Meydanı açılışı sırasında Gazeteci Burhan Karaduman'a saldırarak dövenlerin yargılandığı dava, olayların tüm boyutu aydınlatılamadan mahkeme tarafından sonuçlandırıldı.
Daha önce usulsüz olarak bitirilen davada para cezasına çevrilen hapis cezası alan 2 saldırgan, bu kez 'zamlı' cezaya çarptırıldılar. Mahkemede, kararın açıklanmasından önce konuşan Gazeteci Burhan Karaduman'ın, duruşmanın bir an önce bitirilmek istendiğine ilişkin izlenimini belirttiği, "Sanki mahkemenizce bir an evvel karar verilerek gerekli araştırma yapılmaksızın karar verilmeye çalışılmaktadır. Asıl faillerin bulunmasını istiyorum, vicdanen rahat olmadığımı da belirtmek istiyorum." sözleri tutanağa geçti. Mahkeme, duruşmaya katılmayan iki saldırgana, günlüğü 20 TL'den 150'şer günlük toplam 3'er bin TL para cezası vererek, duruşmayı bitirdi. Saldırganların, saldırının ardından kendi aralarındaki sosyal medya yazışmasındaki "...Bir bok çıkmaz emin ol. Olursada diyeceğimiz şey belli.." ifadeleri de, mahkemenin 'kesin' olarak verdiği kararın dosyasında yer alan sözler olarak, davanın bütünü hakkında adeta 'damga' öngörü oldu.
SANIKLAR, “BİR B.K ÇIKMAZ..” DEMİŞLERDİ!.
Malatya Turgut Özal Üniversitesi ile ilgili haber ve yazılarından rahatsız oldukları kişiler ve bunların 'irtibat kurdukları' bazı şahısların 'azmettirmeleri' sonucu Gazeteci Burhan Karaduman'a yönelik saldırıda bulunan, olay sonrası kendi aralarında yaptıkları ve malatyahaber.com'da da haber konusu yapılan yazışmalarda 'birileri tarafından açıkça yönlendirildikleri' ortaya çıkan sanıkların, polisteki ifadeleri, yakalanmadan önce nasıl ifade verecekleri yolunda yönlendirildiklerini yansıtmıştı. Olayın hemen ardından kendi aralarında yazışan sanıklardan Umut Herdili'nin, diğer sanığa yazdığı "...Bir bok çıkmaz emin ol. Olursada diyeceğimiz şey belli.." ifadesiyle itiraf ettiği kurguya rağmen, sanıklar 'Basit Yaralama' suçundan, yargılamanın ilk aşamasını 'para cezasıyla' atlatmışlar ve bu aşamada, olayın tüm Malatya kamuoyunun konuştuğu 'geri planı' ve 'diğer şahıslar' ortaya çıkarılamamıştı.
Saldırı olayının sonrasında ilginç bağlantıları ortaya koyan gelişmelere rağmen, 11. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan dava, 'Basit Yargılama Usulü ' kapsamında polis ve savcılık aşamasında alınan ifadeler doğrultusunda sonuçlandırılmıştı. Sanıklardan Doğukan Aydın ve Umut Herdili 112'şer gün adli para cezası (2.240'şer TL adli para cezası) alırken, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişti.
Olayla ilgili, kendisine ulaşan olayın azmettiricilerine ilişkin yeni iddiaları, AKP'nin Malatya Milletvekili Öznu Çalık'ın kardeşi olan üniversite rektörü Aysun Bay Karabulut ve onun kocası Ercan Karabulut ile bunların irtibatlı oldukları şahısların olayla bağlantıları ve araştırılmasını isteyeceği bazı hususları mahkemede dile getirmeyi ve sanıkların ifadelerine yönelik açıklamalar yapmak için duruşmayı bekleyen Burhan Karaduman ve avukatı, 27 Aralık'ta biten ve duruşmasına haberdar olmadıkları için katılamadıkları davayla ilgili sonucu 29 Aralık'ta öğrenmişlerdi.
Gazeteci Burhan Karaduman'a yapılan saldırıyla ilgili olarak Malatya Cumhuriyet Başsavcılığınca “Yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralama” suçlamasıyla açtığı kamu davasına Malatya 11. Asliye Ceza Mahkemesi dosya üzerinden hüküm vererek, 'Basit Yargılama Usulü ' kapsamında polis ve savcılık aşamasında alınan ifadeler doğrultusunda sonuçlandırılmış ve sanıklardan Doğukan Aydın ve Umut Herdili 112'şer gün adli para cezası (2.240'şer TL adli para cezası) alırken, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişti. Avukat Mehmet Fatih Kerimoğlu itiraz etmişti.
Kerimoğlu 11. Asliye Ceza Mahkemesi'ne, itirazında "Uğranılan zarar tespit edilmeden, giderilip giderilmedeği irdelenmeksizin 'Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması' kararı vermesi, Yasa'ya ve Yargıtay Kararlarına göre aykırılık teşkil etmektedir.. İddianamede ve kovuşturmada olayın bütününde yer alan müvekkile karşı işlenen 'mala zarar verme' suçu hakkında bir değerlendirme yapılmamıştır.. İddianamede ve Gerekçeli Kararda olayın bütününde yer alan müvekkile karşı işlenen 'tehdit' suçu hakkında karar verilmemiştir.. Şüpheliler, TCK m.220 kapsamında 'örgüt' niteliğinde hareket etmişerdir ve yaşanan olay daha önce tasarlanarak gerçekleştirilmiştir..
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu tehlike suçudur. Suç işlemek amacıyla kanunun aradığı asgari sayıdaki kişinin bir araya gelmesi, işlenmek istenen suçun koruduğu hukuksal yarara yönelik bir tehdit yaratmaktadır..
Müvekkilimizin darp edilmesi Doğukan Aydın, Umut Herdili ve Rojhat B. tarafından birlikte hareket ederek gerçekleştirilmiştir. Ayrıca dosya kapsamında alınan sanıklar arasındaki yazışmalardan da görüleceği üzere, daha birçok saldırının başkalarına da gerçekleştirecekleri ve mükevkkilimize yapılan saldırının da planlı olarak hareket edildiği ve başkalarından emir aldıkları açıkça görülmektedir.
'Arkamızda MHP var, sıkıntı yok', 'Riskli olan buydu. Diğerleri yolda denk gelirse iki tane çakar göndeririz', 'İyi büyük bir eylem yaptık', 'Tuna Abi biliyor tabi işi, yav bu profesyonel bir iş', 'Tuna Abi'ye gözükmemiz lazım, 'Yeğen böyle her gün iş vermez ki', 'Bunlar bizi kullanıyor' gibi ifadelerde Doğukan Aydın ve Umut Herdili'nin telefonlarında, yapılan saldırının planlı ve örgütlenerek yapıldığı, sanıklarında arkasında bu işi planlayıp emir verenlerin olduğu açıktır. Yazışmalardan da görüldüğü dikkat ilk kişi de 'Tuna Abi' diye tabir edilen kişidir. 'Tuna Abi'ye gözükmemiz lazım' ifadesi ile açıkça hiyerarşik bir yapı içerisinde bulunduklarını, söz konusu örgütün süreklilik arz ettiği ve işlenen suça azmettirdikleri gördülmektedir.
'Riskli olan buydu. Diğerleri yolda denk gelirse iki tane çakar göndeririz' ve '...Ender Abi Malatya'da piç mi yok demiş. Tuna Abiye bakarak söylemiş, Tuna Abi biliyor tabi işi, yav bu profesyonel bir iş, 15 dakikada nasıl vurdular, nasıl kaydılar nasıl oldu lan nasıl kaydılar demiş, valla helal olsun demiş.... Bunlar tetikçiler a.. k...' bu ifadeler açıkça sanıkların emir aldıklarını ve planlayarak bu saldırıyı gerçekleştirdiklerini ayrıca örgütlü bir yapı şeklinde hareket ettiklerini ortaya koymaktadır..
Sanıkları suça azmettiren kişilerin tespitinin yapılması gerekmektedir. Ancak mahkeme, dosya kapsamında açıkça yeterli inceleme yapmadığından dolayı anılan yazışmaları ve sesli mesajları dikkate almayarak yalnızca basit yaralamadan hüküm tesis etmiş olması hukuka aykırıdır.
Sanıklar olay günü neler yaptıklarını, ne giydiklerini detaylı olarak hatırlayabilmelerine rağmen bahsedilen yazışmaları, sesli mesajları hatırlamamaları büyük bir şüphe yaratmaktadır. Böylesi bir olayın ve konuşmaların hatırlanmayıp da giydikleri kıyafetleri hatırlamaları hayatın olağan akışına uygun değildir." demişti.
İtiraz dilekçesinde, yerel mahkemenin usul ve yasaya aykırı olarak sanıklar hakkında verdiği karara itiraz edilirken, yargılamanın duruşmalı olarak yapılması, bu yagılamada taraflara ve tanıklara tüm hususlarda yargılama faaliyetine uygun düşecek ve maddi gerçeğe ulaşma çabasına matuf şekilde beyanların alınmasına özen gösterilmesi, bu nedenlerle basit yargılama neticesinde verilmiş bulunan karara itirazın kabul edilmesi talebinde bulunulmuştu. Avukat Mehmet Fatih Kerimoğlu'nun itirazı üzerine, mahkeme genel hükümlere göre yargılama yapılmasını ve davanın 17 Şubat'tan itibaren yeniden görülmesi kararlaştırılmıştı.
"OLAYIN AZMETTİRİCİLERİNİN ORTAYA ÇIKARILMASINI İSTİYORUM" DEDİ AMA..
Davayla ilgili yenilenen davada ilk duruşma 17 Şubat günü Malatya 11. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılmıştı.
Duruşmada söz alan Burhan Karaduman, “Benim sanık olan çocuklarla bir alıp-vereceğim yoktur. Ben bu olayın azmettiricilerinin ortaya çıkartılmasının istiyorum. Birileri kamu kaynaklarını kullanarak çocuklarını lüks otomobillerle gezdirirken, kendi çocuklarını bu olaydan dolayı işe yerleştirirken, ben bu olayda kullanılan bu çocukların değil, azmettiricilerin peşindeyim.” demişti.
Karaduman ifadesinde özetle şunları söylemişti.
“Sanıklar birileri tarafından planlı bir şekilde üzerime gönderilmiştir. Buna ilişkin sosyal medyada "bizi kullandılar" şeklindeki paylaşımları bunu işaret etmektedir. Bana yönelik eylem planlı bir şekilde gerçekleşmiştir. Turgut Özal Üniversitesinde bir dönem basın danışmanlığı yaptım. Yönetimi ve yönetimin eylemlerini beğenmediğim için kendi isteğim ile istifa ettim. Gazetecilik eylemlerime kendi sitemde devam ettim. “Soytarılara makam verirseniz Malatya'yı sirke çevirirler" başlıklı bir yazı yayınladım. Bu yazıda Malatya'daki kamu kurumlarının ve yetkililerinin bazı eylemlerini üstü kapalı bir şekilde isim vermeksizin eleştirdim. Bu yazıdan en çok üniversite yönetimi, rektör eşi rahatsızlık duydu. İddianameye konu olaydan 2 gün önce Üniversite Genel Sekreteri Ömer Akkuş gazeteci olarak çalışan eşimin görev yaptığı gazetenin yetkilisine ulaşarak rektör eşi olan Ercan Bey'in çok kırgın olduğunu ve Burhan Karaduman'ın eşinin çalıştırılmaması yönünde, kendi yakınına akademik kadro verilmesi karşılığında eşimin işine son verilmesini istediklerini iletmiştir. Gazete sahibi de bunu kabul etmemiş ve ret etmiştir. Olaydan 15 gün kadar önce Burhan Kılıç beni Bülent Avşar’ın iş yerine çağırarak ikisi birden benim yazılarımı kaldırmamı istediler. Ben kendilerinin yanından ayrıldıktan sonra yazılarımı tekrar revize ettim. Olaydan 15 gün sonra Burhan Kılıç’ın kızı üniversiteye 4/D statüsünde sürekli işçi kadrosu ile alındı. Bütün bu silsile dikkate alındığında bana karşı gerçekleştirilen eylemin planlı olduğu ortadadır.”
Sanıkların olaydan sonra aralarındaki mesajlaşmalarda “Arkamızda MHP var, bu işten bir şey çıkmaz” ifadesini hatırlatarak sanıkların MHP ismini kullanan birileri tarafından yönlendirildiğinin açıkça ortada olduğunu, ancak kendisinin MHP ile probleminin olmadığını belirten Burhan Karaduman, olaydan sonra rektör Aysun Bay Karabulut’un eşi Ercan Karabulut’un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile aylar öncesinde çekilmiş olan fotoğrafını olaydan hemen sonra paylaşmasının da manidar olduğunu, bunun bir psikolojik üstünlük sağlamaya çalışmak olduğunu vurgulayıp, ayrıca kendisinin her köşe yazısı yazmasını ardından Ercan Karabulut’un hakaret ve tehdit dolu paylaşımlar yapıp sildiğini de aktarmıştı.
30 Mart'ta yapılan ikinci duruşmaya, saldırganlardan Doğukan Aydın katılmazken, diğer sanık Umut Herdili , kendisini kimsenin azmettirmediğini iddia ederek, “Ben olayı kendi isteğimle gerçekleştirdim, kimse beni azmettirmedi” demişti.
Davanın üçüncü duruşması için 20 Nisan'a gün verilirken, sanık Umut Herdili’nin “sözleşmeli uzman çavuş olmak için sınava gireceğini” söylemesi ise dikkat çekmişti.
Diğer yandan, sanıklardan Rojhat B. ise, suç tarihi itibarıyla 18 yaşından küçük olduğu için, Malatya Çocuk Mahkemesi’nde “Suça Sürüklenen Çocuk (SSÇ)” sıfatıyla yargılanmıştı. Malatya Çocuk Mahkemesi, katılanı (Gazeteci Burhan Karaduman) doktor raporunda açıklandığı üzere yaraladığı, eyleminin sübut bulduğunun anlaşıldığını, suçun işlenin şekli, suça sürüklenen çocuğun kastının yoğunluğu ve müştekinin doktor raporunun dikkate alınarak, “hakkaniyete uygun” bir ceza tayini için takdiren ve tercihen alt sınırdan adli para cezası seçilmek suretiyle,Rojhat B.’ün, 4 ay hapis cezası karşılığı olan 120 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermişti. Mahkeme, suça sürüklenen çocuğun (Rojhat B.) saldırıyı, katılanın yerine getirdiği kamu görevi (gazetecilik) nedeniyle gerçekleştirdiğini de tescil ederek, saldırganın cezasını TCK 86 /3 uyarınca yarı oranında arttırarak adli para cezasını 180 güne çıkarmış, ancak,çeşitli gerekçelerle bu cezayı neticeten 100 gün adli para cezasına düşürmüş ve bu cezanın karşılığı olarak SSÇ Rojhat B.’ün 2000 TL adli para cezasına çarptırılmasını kararlaştırmıştı.
SALDIRGANLARIN AVUKATLARI KAVRAMLARI KARIŞTIRDI, BİRİ DE malatyahaber'in SALDIRGANI LEKELEDİĞİNİ ÖNE SÜRDÜ
Mahkemenin yaşları 18 ve üzerinde olan diğer iki sanıkla ilgili karar verdiği duruşmaya Gazeteci Burhan Karaduman katılırken, sanıklar Umut Herdili ve Doğukan Aydın ise katılmadılar.
Duruşmada söz alan Gazeteci Burhan Karaduman, mahkemenin bir an önce yargılamayı sonlandırmasına tepki göstererek, “Önceki beyanlarımı tekrar ederim, ben 21 yıllık adliye muhabiriyim. Sanki mahkemenizce bir an evvel karar verilerek gerekli araştırma yapılmaksızın karar verilmeye çalışılmaktadır. Asıl faillerin bulunmasını istiyorum, vicdanen rahat olmadığımı da belirtmek istiyorum” dedi.
Duruşma savcısı verdiği mütalaasında, “Tüm dosya kapsamının incelenmesinden, sanıklar Doğukan Aydın ve Umut Herdilli'nin çocuk olması nedeniyle hakkında ayrı soruşturma yürütülen Suça Sürüklenen çocuk Rojhat Bingöl ile fikir ve eylem birliği içeresinde hareket ederek gazeteci olan ve olay tarihinde de gazetecilik faaliyetinde bulunan katılan Burhan Karaduman'ı basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladıkları, anlaşıldığından sanıkların eylemine uyan TCK 86/2-c, (Kasten yaralama) 53, 63 maddeleri gereği ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur” dedi.
Duruşmada, Sanık Umut Herdili’nin avukatı Mustafa Çağrı Yigit'in yetkilendirdiği avukat İsmail Mert Özdemir 'kamu görevi' ile 'kamu görevlisi' kavramlarını birbirine karıştırarak, “Önceki savunmalarımızı aynen tekrar ederiz, mütalaada aleyhe olan hususları kabul etmiyoruz, biraz önce izah ettiğimiz üzere kamu görevlisi sıfatı olmadığından nitelikli halin uygulanmasını kabul etmiyoruz. Ayrıca müvekkil aleyhine olay gerçekleştikten sonra Malatya Haber.Com sitesi üzerinden birçok haber yapılarak lekelenmeme hakkı ihlal edilmiştir. ” derken, Sanık Doğukan Aydın’ın avukatı tarafından yetkilendirilen Av. Nurullah Atalan ise, “Katılanın olay yerinde kamu görevlisi sıfatı bulunmamaktadır.” diyerek, eski savunmalarındaki iddialarını dile getirdiler.
Mahkemenin hakimi, Sanık Umut Herdili ve Sanık Doğukan Aydın'a"Kasten yaralama" suçunu isledikleri kanaat getirerek 120 gün adli para cezası, sanıkların eylemlerini mağdurun yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle gerçekleştirdiği gerekçesiyle arttırım yapılarak 180 gün adli para cezası verirken, sanıklara iyi hal indirimi yapılarak 150 gün adli para cezası ile cezalandırılmalarına ve günlüğü taktiren 20 TL den toplam 3’er bin TL para cezası ile cezalandırılmalarına hükmedildi. Kararda ayrıca, “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması uygulanmasına yer olmadığına” da hükmedildi.
Böylece bir gazetecinin, Karaduman'ın ifadelerinde belirttiği, yazışma ve meydana gelen olaylarda çok açık olan 'azmettirme' sonucu uğradığı saldırıyla ilgili 'kesin hükümlü' dava, 'azmettiricilere ulaşılmadan' sonuçlandırıldı ve Karaduman'ın iddiasına göre olayın, başka olayları nedeniyle de gündemde olan azmettirici tarafları 'derin bir nefes' alarak, kurtuldular.
Karaduman'ın olayın azmettiricilerinden biri olduğunu söylediği, üniversite yönetimiyle yakın ilişkileri bulunan, saldırıdan 15 gün sonra ise kızı üniversitede işe başlatılan Yeşilyurt Belediye Meclisi Üyesi Burhan Kılıç, bu olaylar üzerine MHP Disiplin Kurulu tarafından partiden ihraç edilmişti.