Malatya'da Kan Donduran Cinayet! 'Annen Burada, Ölmedi Gel Vur' Demiş

Malatya'da Kan Donduran Cinayet! 'Annen Burada, Ölmedi Gel Vur' Demiş
A- A+ PAYLAŞ
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit

Malatya Haberleri - Malatya’da polis memurunun annesi ve babasının kiracıları olan 2 kişi olmak üzere toplam 3 kişiyi öldürdüğü cinayet davasına ilişkin detaylar ve ayrıntılar davanın iddianamesi ile birlikte mahkemede dinlenen mağdur ve tanık ifadelerine yansıdı. 

Malatya merkez Yeşilyurt ilçesi Yavuz Selim Mahallesi Karagöz Caddesi üzerinde 30 Temmuz 2024 tarihinde meydana gelen olay da, Polis Memuru Murat Baytok (38) beylik tabancası ile Şeref Çay (60), oğlu Abdullah Çay (34) ile annesi Gülhan Baytok’u (61) öldürmüş, Remziye Çay ve Kadriye Çay’ı ise ağır yaralamıştı. 

Cinayet olayı ile ilgili olarak Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde polis memuru Murat Baytok tutuklu, eşi Birsen Baytok (37) tutuksuz olarak yargılanıyorlar.

Davanın iddianamesine göre;  30 Temmuz 2024 olay günü, Polis Memuru Murat Baytok ve eşinin, nakliye kamyonu ile eşyalarını babasın ait eve taşımak için getirdikleri, bu esnada Murat Baştok’un babasına ait arsa üzerinde depremden sonra prefabrik dükkan açan Şeref Çay ve oğlu Abdullah Çay ile işyeri içinde tartışmaya başladığı, eşi olan Birsen Baytok’un ise eve taşınmalarını istemeyen kayınvalidesi Gülhan Baytok ile kavga etmeye başladığı, Murat Baytok’un beylik tabancası ile  Şeref Çay, Abdullah Çay, Şeref Çay'ın eşi olan Remziye Çay ve Remziye Çay'ın eltisi olan Kadriye Çay’a hedef gözeterek silahı ile defalarca kez ateş ettiği, bu sırada yan tarafta bulunan tek katlı yapıdan dışarı çıkan annesi Gülhan Baytok'a iki el ateş ettiği, Gülhan Baytok'un yere düşmesi sonucunda yine o esnada olay yerinde bulunan sanık Birsen Baytok'un, kayınvalidesi olan Gülhan Baytok'un yattığı yeri katil zanlısı Murat Baytok'a eliyle göstererek "annen burda burda ölmedi gel vur"  şeklinde bağırdığı,  akabinde annesine iki el daha ateş açtığı belirtilerek, olayda Şeref Çay, Abdullah Çay ve Gülhan Baytok ölürken, Remziye Çay ve Kadriye Çay ise ağır yaralanmıştı. 

Katil zanlısı Murat Baytok’un mahkeme heyeti önünde verdiği ifadesinde, “Pişmanım. Bu durumdan dolayı utanıyorum. 15 yıllık polis memuruyum. Diyarbakır ilinden Malatya iline tayinim çıktı. Taşınacağım ev babamın adına kayıtlı bir evdi. Oturacağım evde ben gelmeden önce başka bir kiracı oturuyordu. Onu çıkartmak için beni bahane ederek o kiracısını evden çıkarttı. Daha sonra eşim ve annem arasında bir tartışma oldu ve ben başka bir eve taşındım. Zaman zaman amcam, kardeşlerim arasında bizim eve taşınmamamız için tartışmalar yaşanıyordu. Malatya'ya geldikten 1 yıl sonra ben yeniden babamların evine taşınacaktım. Ancak içerisinde halen oturan bir kiracı vardı. Kiracının kontratının bitmesine 1 ay kadar kısa bir süre kalmıştı. Babamın bilgisi dahilinde eşyaları getirip kendime ait olan boş dükkana eşyalarımı yerleştirecektim. Nakliyeciler geldiğinde annem merdivenlerde oturmuş bekliyordu. Kendisi benim anlamadığım bir şekilde nakliyecilere " bu eşyaları neden getiriyorsunuz, buraya eşyaları getirmenizi istemiyoruz" gibi nakliyecilere konuşmuş. Ben de anneme neden böyle yaptığını sordum ancak o bana mantıklı bir cevap veremedi. Ben yıllık izne ayrılacağım için eşyaları depoya yerleştirecektim. Kiracı da evi boşalttıktan sonra eve geçmeyi düşünüyordum. Şeref ile Abdullah'ın kullandığı iş yeri ile alakalı bir şikayet durumu vardı. Annem ile babam bunu bahane ederek benim taşınmamı istemiyorlardı. Ben de bu konuyu netleştirmek için maktullerin işlettiği dükkana gittim. Şeref ve Abdullah’ın kullandığı dükkanı NATO borusu geçmesi sebebi ile şikayetçi oldum. Ancak bu şikayetten dolayı ölen Şeref ve Abdullah  benim eşimi sorumlu tutuyorlarmış. Ben de bu meseleyi konuşmak için dükkana gittim. Eşimin şikayetçi olmadığını anlatmak istedim ancak dinlemediler. Dükkandaki bu tartışmadan sonra dışarı çıktığımda benim eşyalarımı indirmek istediğim dükkanın içerisinde annem ve eşimin kavga ettiklerini gördüm. Bağırışıma sesleri geliyordu. Çocuklar da benim oraya gelmem için "baba" diye bağırıyorlardı. Birkaç metre mesafeden Şerefe ateş ettim. Abdullah da çok yaklaşmıştı. Neredeyse elimi tutmak üzereydi. Ona da yakın mesafeden ateş ettim. Hiç hedef gözetmedim. Kadınların nasıl vurulduğunu o an anlayamadım. Yaşanan olayın psikolojisi sebebi ile üzerime kim gelse ona ateş edebilirdim. Hatırladığım 10 el kadar ateş ettim. Sonrasında dönüp anneme de belden aşağısına doğru birkaç el ateş ettim. Silah elimde koşarak annemin üzerine doğru ateş etmiştim. Ateş etmem üzerine annem yere düştü. Annem bu ateş etmelerim sırasında vuruldu. Sonraki ateş etmelerim istem dışı olmuştur. Eşim o sırada çocuklara sarılmıştı. Eşim de çocuklar da ağlıyordu.” İfadelerini ileri sürdü.

Sanık Birsen Baytok ise, “Başka bir evde yaşıyorduk. Olay tarihinde eşyalarımızı eşime ait dükkana yerleştirecektik. Eşim nakliyeciler ile birlikte dükkana gitmişti. Ben de taşındığımız ev yakın olduğu için yürüyerek oraya gitmiştim. Eşim boş dükkanı  çantasından çıkarttığı anahtar ile açtı. Birsen sen eşyaları yönlendir diye bana söyledi. Daha sonra eşim yanımdan ayrıldı. Bir süre sonra kayınvalidem hızla çeri girdi ve içeri girer girmez de bana o çocuğu, kaltak, şerefsizler diyerek saldırdı. Saçımı tuttu, beni yere düşürdü. Orada bulunan nakliyeciler ve çocuklar bizi ayırmaya çalışıyordu. Ben yapma yapma diye bağırıyordum. Kızıma da oğluma da ayırmaya çalıştıkları sırada vurarak onları da uzaklaştırdı. Ben daha önce sağ kulağımdan operasyon geçirmiştim. Kulağım

işitmiyor. Yerde iken kulağımı korumaya çalışıyordum. Sonra bir anda dışarıdan silah sesleri geldi. Ben kendimi korumaya çalıştım. Silah sesleri kesildikten sonra yavaşça bulunduğum yerden kalktım, ileride eşimi gördüm ancak elinde silah yoktu. Ben kendisine ne yaptın diye çıkıştım. Kayınvalidemin vurulma anını ben görmedim. Kesinlikle kendisinin yerini gösterip eşimi ateş etmesi hususunda eşimi yönlendirmedim benim kayın validem ile işi bu noktaya getirecek bir husumetim söz konusu değildir.

14-15 yıllık evliliğimiz süresince her ailede yaşanabilecek gelin kaynana anlaşmazlıkları dışında bir sorunumuz olmamıştır.” İfadelerini iddia etti. 

Olayda ağır yaralanan Remziye Çay, “Murat dükkana geldiğinde şikayet mevzusu ile ilgili Şeref ile ve Abdullah ile konuştular ancak aralarında kesinlikle küfürleşme ya da kavga olmadı. Murat, bu konuşmadan sonra dükkandan bir iki adım çıkar çıkmaz biz de bağırışma sesleri üzerine dışarıya yönlendik. Tam o sırada Murat silahla önce Abdullah'a ateş etti. Abdullah'a 1-2 metre mesafeden ateş etti. Ardından da bize doğru ateş etti. Ben bacağımdan vuruldum. 3 kurşun isabet etti. Şeref yere düştükten sonra ben onu korumak için üstüne kapaklandım. O sırada yeniden bana doğru ateş etti ve karnımdan da yaralandım. Sanık bilerek hedef gözeterek ateş etti. Kadriye'nin ne şekilde vurulduğunu görmedim. Murat’ın dükkanı ile bizim dükkanımız arasında yaklaşık 5-6 metre mesafe bulunmakta idi. Murat, o mesafeden kendi annesine doğru da ateş etti. Annesine kaç el ateş ettiğini ben sayamadım. Annesi yere düştükten sonra Murat'ın karısı ona annesinin yerini gösterdi ve “1 daha vur” diye söyledi. Murat da annesine yaklaşarak yerdeyken yine ona doğru ateş etti. Birsen'in annesini işaret etmesinin ve gel bir daha vur diye söylemesini net bir şekilde gördüm ve duydum. Daha önceden Birsen'i tanımıyordum.  Ben sanık Birsen'in “Murat annen ölmemiş gel bir daha vur” sözü haricinde bir konuşmasını duymadım” şeklinde konuştu.

Olayda eşini kaybeden katil zanlısı Murat Baytok’un babası Mehmet Ali Baytok, “Olayların asıl sebebi Birsen'dir. Her ikisi de yalan söylüyor. Ben kesinlikle Murat'ın evini taşımasına rıza göstermedim. Bu olaydan yaklaşık 1 sene kadar öncesinde Murat yine evini taşımak istediğinde rahmetli eşim kendisine bana da aylık bir şeyler verirsin diye söylemişti ancak Birsen "sana para vereceğime gider dışarıda 10 katını verir kirada otururum" diye karşılık vermişti. Eşim de bu olaylardan öncesinde de anlaşamazlardı. Aralarında sürekli sorunlar yaşanırdı. Hatta 31 Temmuz 2023 tarihinde gece saatlerinde Murat ile Birsen gizlice evimize gelmişlerdi ve Birsen rahmetli eşime saldırıp boğazını sıkmıştı. Murat da yanındaydı. Ben müdahale edince oradan kaçtılar. Birsen, “ Sizi öldürteceğim diye bağırmıştı. Murat Birsen'in ağzından ne çıkarsa onu yapıyordu. Ölen Şeref ve ailesi benim kendi öz ailemden daha yakın aile dostlarımızdı. Ben hepsini çok seviyordum. Bu şikayet meselesi de Birsen'in yüzünden olmuştur. Hatta Murat sizin muhatabınız Birsen'dir şeklinde söylüyordu. Murat kira ile ilgili olarak daha önce Şerefin dükkanına giderek çok kez kendilerini rahatsız etmiştir. En ağır cezayı almalarını istiyorum.”  İfadelerini kaydetti.

Tanık Erdal Altun, “Ben nakliyeci olarak o tarihte çalışıyordum. Olaydan öncesinde biz eşyaları gideceği yere götürmeden önce hem Murat hem de eşi Birsen bize "birileri size bir şey söyler ise kimseyle muhatap olmayın” diye söylemişlerdi. Biz eşyaları götürüp Murat'ın gösterdiği dükkana indireceğimiz sırada dükkan içerisinde sanık Birsen bulunmakta idi. Murat o sırada orada değildi. Murat'ın annesi dükkana gelir gelmez gelin kaynana birbirlerine girdiler. Karşılıklı hakaret içerikli şeyler söylediler. Kadın oldukları için biz çok müdahale edemedik ancak ayırmaya çalışıyorduk. Küçük çocuklar da oradaydı. Murat'ın annesinin bu çocuklara yönelik hiçbir eylemi olmamıştır hatta eliyle onları kavgadan uzak tutmaya çalışıyordu. O sırada da silah sesleri geldi. Silah seslerinin ardından Murat'ın annesi oğlum diyerek dışarı çıktı. Murat'ın diğer dükkanda bulunan şahısları ne şekilde vurduğunu görmedim. Murat diğer dükkanın bulunduğu yerden ateş ettiği sırada seken kurşunla mı yanlışlıkla mı olduğunu bilmiyorum ancak annesi vurularak yere düştü. Annesi yerdeyken Birsen de dükkanın dışına çıkmıştı. Eşine hitaben eliyle Gülhan'ı göstererek "burada burada" diye söylediğini bizzat duydum. Murat da annesinin başına yaklaştı. Önce 1 el ateş etti. Kurşun yerden sekince ben olduğum yere gizlenmeye çalıştım. Ardından da 2 el daha silah sesi geldi. Bu silah sesi geldiğinde Murat annesinin başındaydı. Ateş ettikten sonra da Murat "daha konuşamazlar, hepsini öldürdüm" diye söyledi. Ben bu esnada Murat'a hitaben sen ne yapıyorsun diye söyledim. O sırada da eşi bana doğru yöneldi "abi" diye ellerini dizlerine vurarak üzerime geldi. Ben de elimle kendisini uzak tutup "sakın bana yaklaşma, uzak dur" diye karşılık verdim. Çünkü olaydan dolayı ben de şoka girmiştim. Bu lafımın üzerine Birsen de arkasını dönüp benden uzaklaştı. Ardından ben yaralılara yardımcı olmak için yanlarına gittim. Murat'a sakın kaçma diye de söylemiştim. "ben polis memuruyum, kaçmam" demişti. Ancak ben yaralılara müdahale ederken çocuklarla beraber gitmişlerdi. Olay sırasında ben Birsen'in kocasına "dur, yapma, etme" gibi söz söylediğini ben duymadım. Kocasını ateş etmemesi yönünde engelleyici bir davranışını da görmedim.” İfadelerini kaydetti. 

Mahkeme Heyeti, sanık Birsen Baytok’un tutuklanma taleplerini red ederken, tutuklu sanık Murat Baytok’n tutukluluk halinin devamına karar kılarak, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileriki bir tarihe erteledi. 

malatyagazete.com

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.