Akçadağ ilçesinde 6 yıl önce parçalanarak vahşice öldürülen ve yakılmış halde cesedi bulunan 3 çocuk annesi 34 yaşındaki Özgül Dişkaya cinayeti ile ilgili olarak 6 yıl sonra açılan davada müebbet hapis cezası talebi ile yargılanmaya başlayan 76 yaşındaki tutuklu sanık mahkemede suçlamaları kabul etmedi.
-Öldürülmüş, parçalanarak yakılmıştı
Olay, 2016 yılında Akçadağ ilçe merkezinde yaşanmıştı. 15 Temmuz 2016 tarihinde sabah saat 09.00 sularından ekmek almak için evinden çıkan ve bir daha kendisinden haber alınamayan 3 çocuk annesi 34 yaşındaki Özgül Dişkaya, kaybolduktan yaklaşık 4.5 ay sonra cesedi parçalara ayrılmış ve yakılmış vaziyette Akçadağ ilçesinin İkinciler Köyü Ziyaret Mevki Eski Mermer Ocağının bulunduğu yerde bulunmuştu. Olayla ilgili olarak, Özgül Dişkaya ile kaybolduğu gün en son görüşen kişi olduğu belirlenen ve aynı zamanda Akçadağ Adliyesinin keşiflerde aracını kiraladığı Mustafa D. 4 Ocak 2017’de gözaltına alınmış ve 2 gün sonra serbest bırakılmıştı.
Malatya İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince yürütülen çalışma sonucunda cinayet dosyası yeniden açılmış ve Mustafa D., 17 Haziran 2022 tarihinde kasten adam öldürme suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Tutuklu sanık Mustafa D., Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Kasten adam öldürme suçundan müebbet hapis cezası istemi ile yargılanmaya başladı.
Cinayet davasının ilk duruşmasında savunmasını yapan sanık Mustafa D., “Suçlamayı kabul etmiyorum. Ben yıllarca adliyede şoförlük yaptım. Ben böyle bir şey yapmadım. Bana iftira atmışlardır. Özgül'ün kendisine eşya aldığım oluyordu. Kendisinin evine hiç gittiğim olmadı. Kendisi ile telefonda görüşüyorduk. Cesedin bulunduğu yere maktul ile hiç gitmedim. Ancak olaydan önce buralara ava gittiğim olmuştur.” iddiasında bulundu.
Sanık Mustafa D., “Özgül'ün kaybolduğu sabah beni aradığı doğrudur. Bana halıcı geleceğini 200 TL vermesi gerektiğini söyledi. Ben kocası M.D.’nin gelmesini söyledim. Kendisi abisinin evinin oraya götürmemi söyledi ben de aracımla Özgül’ün abisinin evinin yakınına gittim. Yanında okul vardı okulun içinde öğretmenler ve öğrenciler spor yapıyorlardı. Ben araçtan inmeden maktule 200 TL parayı uzatarak verdim. Bu sırada orada kırmızı bir otomobil fark ettim. Yüzde doksan bu otomobil Özgül'ü bekliyordu. Orada durmasının başka bir amacı olamazdı. Ben parayı verdikten sonra oradan uzaklaştım. Özgül’ün o araca binip binmediğini görmedim. Ben olay yerinden uzaklaştığımda Özgül halen yerinde duruyordu. Bu sebeple o kırmızı taksiye bindiğini düşündüm. Ancak bindiğini görmedim. Olay günü Özgül ile telefonda bir veya iki defa görüştüğümü hatırlıyorum.” ifadelerini ileri sürdü.
Sanık Mustafa D., otopsi heyetini cesedin bulunduğu yere çok rahat bir şekilde götürmesinin, oraya daha önce gitmiş olma ihtimalinin veya cesedin yerini biliyor olduğu iddiası ile ilgili olarak savunmasını şu şekilde yaptı:
“Cesedin bulunduğu zaman otopsi olduğu kolluk görevlileri tarafından bana söylendi. Bana Keller mevkiini bilip bilmediğimi sordular, ben bildiğimi söyleyerek otopsi heyetini cesedin bulunduğu yere yakın bir yere götürdüm. Bizden evvel oraya giden insanlar olmuştu, hatta muhtar beni arayıp ışıkların olduğunu söyledi. Ben de daha olay yerine varmadığımı söyledim. Biz cesedin olduğu yere vardığımızda olay yeri zaten kalabalıktı. Zaten burası Keller ziyareti olarak bilinir. Ziyaret ile cesedin bulunduğu yer arası mesafe çok kısadır. Oraya giden yolun kenarında cesedi gördük. Olay yerine gitmeden önce yolda iken komutan beni aradı Kürtçe konuşan birisine telefonu verdi. Telefondaki şahıs bana olay yerinin Keller ziyaretine yakın olduğunu, Keller ziyaretine gitmemi söyledi. Bunun üzerine ben otopsi heyetini olay yerine götürdüm. Hatta otopsiden sonra da Asliye Ceza keşfi için cesedin bulunduğu yere yakın yerlere gittiğim oldu.”
Duruşma savcısının sorusu üzerine sanık Mustafa D., “Özgül ile kaybolmadan önce aramızda herhangi bir tartışma yaşanmadı. Özgül benden daha öncesinde herhangi para istemedi. Özgül’ün kadın sığınma evine neden gittiğini bilmiyorum. Ben maktul ile en son görüşmemizden önce yaklaşık olarak 2 ay hiç görüşmedik. Bu süre de maktulün nerede olduğunu bilmiyordum.” dedi.
Mahkeme, diğer bazı tanıkları da dinledi.
Daha önce eşinden şiddet gördüğü gerekçesiyle Kadın Sığınma Evi'nde kalan Özgül Dişkaya'nın maktülü olduğu cinayet davasına Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın müdahil olma istemi de mahkemece kabul edildi.
Sanık ve avukatları, suçlamaları reddederken, sanığın tahliyesine ilişkin talebi kabul etmeyen ve tutukluluğunun devamını kararlaştıran Mahkeme Heyeti, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileriki bir tarihe erteledi.