Malatya Yeni Ses
Malatya’da, 2007 Nisan ayında Hıristiyan misyonerlere ait Zirve Yayınevi’nde biri Alman uyruklu 3 kişinin katledilmesiyle ilgili ceza davası devam ederken, İdare Mahkemesi’nin öldürülenlerin yakınlarına ‘Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması’ kapsamında hükmettiği ve İçişleri Bakanlığı’nca yapılan 2 milyon TL’lik tazminatı idare geri istiyor. Ceza davasında kararın terörden değil, tasarlayarak adam öldürmekten verilmesi nedeniyle Danıştay’ın İdare Mahkemesi’nin verdiği tazminat kararını bozması nedeniyle devlet verdiği parayı sanıklardan isterken, tazminatın muhatabı sanıklar ise terörden ceza almadıkları için tazminat ödemeyecekleri savunmasını yaptılar.
18 Nisan 2007 tarihinde Malatya merkez Niyazi Mısrı Caddesi Ağbaba İş Merkezi’nin üçüncü katında meydana gelen ve kamuoyunda Zirve Yayınevi Cinayeti olarak bilinen olayda, Hıristiyan Protestan Cemaati’nin misyonerleri n Alman uyruklu Tilmann Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel öldürüldü. Olaydan hemen sonra cinayetlerle ilgili olarak kaçmak isterken üçüncü kattan atlayan Emre Günaydın yaralı olarak, diğer sanıklar Abuzer Yıldırım, Salih Gürler, Cuma Özdemir ve Hamit Çeker ise cinayetin yayınevinde yakalanmışlardı.
-İdare mahkemesi “terörden tazminat” hükmünü verdi ama..
Cinayetlerle ilgili dava devam ederken Geske, Aydın ve Yüksel aileleri, İçişleri Bakanlığı ve Malatya Valiliği aleyhinde tazminat davası açtı.
Malatya İdare Mahkemesi, 19 Kasım 2015’te İçişleri Bakanlığını ve Malatya Valiliğinin, cinayetlerin terör örgütü tarafından işlendiği gerekçesiyle “Terörle Mücadelede Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun” kapsamında Geske ailesine 400 bin, Aydın ailesine 300 bin ve Yüksel ailesine 200 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar vermişti. Devlet, sanıklara rücu edilmek üzere faizleriyle birlikte 2 milyon TL tutarında ödeme yaptı.
Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 28 Eylül 2016’da sanıklar Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Salih Gürler, Cuma Özdemir ve Hamit Çeker’i, “Tasarlayarak adam öldürmek” suçundan 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet, “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak” suçundan 30’ar yıl hapis ve “nitelikli yağmaya teşebbüs” suçundan 9’ar yıl 9’ar ay hapis cezasına çarptırdı.
İdarenin itirazı üzerine Danıştay 15. Daire, 2017 yılında kararı bozdu ve terör eyleminden söz edilemeyeceği vurgulanarak, idarelerin hizmet kusurlarının olup olmadığı araştırıldıktan sonra tazminata hükmedilmesini karar bağladı.
Malatya İdare Mahkemesi ise 19 Temmuz 2019’da verdiği ikinci kararda İçişleri Bakanlığı’nı kusursuz buldu.
-‘Sanıklar Değil Ödemeyi Yapan Kamu Görevlileri Sorumlu’ İtirazı
İçişleri Bakanlığı cinayeti işleyen ve “Tasarlayarak adam öldürmek” suçundan 3’er kez müebbet hapis cezası alan 5 sanıktan “Terör örgütü kapsamında adam öldürmekten ödenen tazminatların” karşılanması talep ettiği bir dava ise Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam ediyor. Bakanlık, mağdur ailelere ödediği tazminatların sanıklar tarafından devlete ödenmesini talep ediyor.
Bu davanın sanıklarından Salih Gürler’in avukatı Ekrem Karadeniz, mahkemeye sunduğu dilekçesinde, “Davacı rücu davası açmıştır. Davanın dilekçesinde ifade ettiği ödeme rücu davasına konu edilecek bir ödeme değildir. Çünkü davalı idare dava konusu ödemeyi 5233 Sayılı Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 13. Maddesi kapsamında yaptığını ifade ediyor. Salih Gürler ‘Terör örgütüne üye olmak’ suçundan beraat etmiştir. ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya Görevlerini Yapmasını kısmen veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs” suçundan beraat etmiştir. Söz konusu tazminat gerektiren cinayetlerle ilgili terör örgütü tarafından işlenen cinayet veya olayın terör saldırısı olduğuna dair iddialar red edilmiştir. Bu karar Yargıtay’ca onanarak kesinleşmiştir. Dolayısıyla İçişleri Bakanlığının sorumluluğunun olmadığı cinayetlerle ilgili terör örgütlerinin mağdurlarına ödenmesi gereken tazminatında dava konusu ödenen tazminatlarla ilgisinin olmadığı açıktır. Bu ödemelerle ilgili olarak yersiz ödemeyi yapan kamu görevlileri sorumludur, müvekkiller değil. İdare Mahkemesi kararları kesinleşmeden ödeme yapan kurum kusurludur. Yanlış ödediği parayı icra kanalı ile ödemişse icra dosyasından ödediği kişilerden tahsil etmesi için icra müdürlüğüne başvurulması gerekirdi. İcra takibi başlatılmadan ödemişse genel alacak tahsili yöntemiyle tekrar ödedikleri şahıslardan tahsil etmesi gerekir.” itirazında bulundu.