İstiklal Marşının Kabulünün 101. Yıl Dönümü Coşkuyla Kutlandı

İstiklal Marşının Kabulünün 101. Yıl Dönümü Coşkuyla Kutlandı
A- A+ PAYLAŞ
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit

 “İstiklal Marşının Kabulünün 101. Yıl Dönümü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Töreni” Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlendi.

 

Törene Vali Aydın Baruş, 2.Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Selami Arslan, 7. AnaJet Üs Komutanı Albay Zeki Koltukoğlu, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Nevzat Aslan, Cumhuriyet Başsavcısı Muhammet Savran, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Aladağ, İl Jandarma Komutanı Albay Ercan Altın, İl Emniyet Müdürü Ercan Dağdeviren,  İl Milli Eğitim Müdürü Battal Kanbay, Baro Başkanı Onur Demez, Daire Amirleri, Kurum Kuruluş temsilcileri, Şehit ve Gazi Dernek Başkanları ve öğrenciler katıldı.

 

Kurtuluşun ve bağımsızlığın Akif'in dilinde karşılık bulduğunu belirten Kanbay, "Akif, elbette yüreklerimizdedir, ilk günkü tazeliği ile. Bugün okullarımızda, ülkemizin her yerinde onun ismini duyduğumuzda, gözlerimizin önünde Kurtuluş Savaşı günlerimiz canlanmaktadır. Onun ismini duyduğumuzda, İstiklal Marşımızın o büyük coşkusunu, bayrağımızın dalgalanışını hatırlıyoruz. 12 Mart 1921 tarihinde, Akif'in yazdığı şiir, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kürsüsünden büyük bir coşkuyla okunmuş, sanki Milli Marşımız, bugünü bekliyor gibi hep bir ağızdan söylenmiştir. Bu ses dalga dalga bütün ülkemizi boydan boya kuşatmıştır. Kurtuluş ve bağımsızlık; Akif'in dilinde böyle bir karşılık bulmuştur: “Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl" şeklinde konuştu.

 

Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Nevzat Aslan, ise Mehmet Akif Ersoy'un yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen vatanına, milletine ve dinine bağlı olduğuna değinerek, "İstiklal marşı sadece bir zümre veya guruba değil tüm milletimize ve ordumuza ithafen yazılmış bir eser, Akif sadece İstiklal Marşı şairi olarak değil bütün yönleriyle halkın içinde olan biri olarak, en iyi şekilde yad edilmeyi hak etmiştir. Çünkü Mehmet Akif tüm yaşamı boyunca her birimiz için aslında örnek olabilecek ve ibretlik bir mücadele vermiştir. Yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen hep vatanına, milletine, dinine bağlı mütevazi bir hayat sürmüştür" diye konuştu.

 

Vali Aydın Baruş program açılış konuşmasında “Bugün Türk Milletinin dünyaya bağımsızlık bildirisi olarak tescil edilen İstiklal Marşı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda Milli Marş olarak kabul edilmesinin 101. Yılını idrak ederken Destansı şiirin şairi olan merhum Mehmet Akif Ersoy’u vefatının 86. Yıldönümünde rahmet ve minnetle anıyoruz.

İstiklal Marşı’nın nasıl bir anlam ifade ettiğini idrak edebilmek için yazıldığı yıllara gitmek gerekir. Osmanlı İmparatorluğunun uzun yıllar süren savaşlardan sonra birçok mevkide toprak kaybettiği, 1. Dünya Savaşı sonrasında yenik sayılmasından dolayı Anadolu’ya doğru çok yoğun göçlerin yaşandığı ve yurdumuzun dört bir tarafından düşman işgaline başlandığı çok ümitsiz ve karamsar yıllardı. 1919 Mayısında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde başlatılan İstiklal Mücadelesi, bağımsızlığın kıvılcımını yakmıştı. Ancak düzenli bir orduya ve uyanan bir millete ihtiyaç vardı. İşte bu karamsar günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışından sonra milletimizin tekrar bağımsızlık umutlarını yeşertecek, yüreğinde yer edecek ve haykırışını dile getirecek bir milli marşa ihtiyaç vardı. Mehmet Akif Ersoy bu karamsar günlerde yazdığı bu destansı şiiriyle milletimize büyük bir ümit verdi. Bu marş Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda defalarca okunarak ayakta alkışlandı. İstiklal Marşı milletimizin duygularına tercüman olmuştu. O günden bu güne bu marş, dillerimizde yüreklerimizde ve yeni nesillerimizin hafızasında yaşatılmaya devam ediyor. Bu marş hiçbir zaman dillerimizden düşmüyor. Okullarımızda, törenlerimizde milli marşımızı okuyarak Türk Milletinin ne kadar büyük bir ulus olduğunu tüm dünyaya haykırmanın gururunu yaşıyoruz.

 

İstiklal Marşı, ay yıldızlı al bayrağımızın bizim için ne kadar büyük bir kıymet taşıdığını ifade ediyor. Akif:

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!

Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,

Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

 

İstiklal Marşı aynı zamanda büyük milletimizin hürriyet ve bağımsızlık aşkının bir ifadesidir;

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

 

İstiklal Marşımız bizim için cesaret ve imanın ifadesidir;

Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,

"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

 

İstiklal Marşımız bizim için aynı zamanda bağımsızlığa ve geleceğe olan inancımızı ifade etmektedir;

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…

Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.

 

 

İstiklal Marşında ağır basan manalardan birisi de, vatan toprağının Türk Milleti için kutsiyetidir.

Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;

Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.

 

İstiklal Marşının dizelerinde mukaddesatımıza ait değerlerimizi buluruz;

Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:

Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!

Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli

Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli

 

Bizim bağımsızlık ateşimizi tüm yüreklere taşıyan büyük şair Mehmet Akif Ersoy büyük bir mücadele ve fikir insanıdır. Karakteri, kişiliği ve yapmış olduklarıyla bu milletin bütün evlatlarına örnek olmuş bir şahsiyettir. Bize şiirlerinde pek çok şeyi öğretmiştir. Şehitliğin manasını ve değerini şöyle ifade eder;

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i…

Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.

 

Mehmet Akif Kurtuluş Savaşı yıllarında olduğu gibi vatan için fedakârlığın ne anlama geldiğini bu günümüze de taşıyarak şunları söylüyor;

Yılmam ölümden, yaradan, askerim;

Orduma, “Gâzî” dedi Peygamberim.

Bir dileğim var, ölürüm isterim:

Yurduma tek düşman ayak basmasın!

Âmin! desin hep birden yiğitler,

“Allâhu ekber!” gökten şehidler.

 

Mehmet Akif diğer şiirlerinde de vatan toprağının kıymetini ehemmiyetini bizlere veciz bir şekilde ifade ediyor;

Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;

Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.

 

O Hakkın ve hakikatin sesidir aynı zamanda;

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!

Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.

 

Akif aynı zamanda ahlak ve yaşam değerlerini ifade eden güçlü bir karakterdir;

''Allah'a dayandım! '' diye sen çıkma yataktan...

Ma'na-yı tevekkül bu mudur? Hey gidi nadan!

Ecdadını, zannetme, asırlarca uyurdu;

Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?

Sade bir sözdür fakat hikmetlerin en mücmeli:

Bir halas imkanı var: Ahlakımız yükselmeli,

Yoksa pek korkunç olur katmerleşip hüsranımız...

Çünkü hem dünya gider, hem din, eğer yapmazsanız.

 

Onun aynı zamanda bizlere rehber olan nasihatleri vardır;

Mâzîdeki hicranları susturmaya başla;

Evlâdına sağlam bir emel mâyesi aşla,

Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete râm ol...

Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.

 

Mehmet Akif her zaman hakikatin ve doğruluğun sesi olmuştur;

 

Bana sor sevgili kâri’ sana ben söyleyeyim

Ne hüviyyette şu karşında duran eş’ârım :

Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;

Ne tasannu’ bilirim, çünkü, ne san’atkârım.

Şi’r için “göz yaşı” derler, onu bilmem, yalnız,

Aczimin giryesidir bence bütün âsârım !

Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;

Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım !

Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;

Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.

Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim,

İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim.

Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek:

Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.

 

İstiklal şairimiz, büyük fikir ve mücadele insanı merhum Mehmet Akif Ersoy’u bir kez daha rahmetle anıyoruz. İstiklal Marşımızda ifade edilen dizeleri büyük bir destan yazarak Türk Milletini bağımsızlığa kavuşturan ve bugün de dünyanın en büyük milletleri arasında yer almasını sağlayan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Aziz İstiklal Savaşı Şehitlerimiz ve bütün Gazilerimizi minnetle anıyorum.

O’nun da ifade ettiği gibi; “Yüce Allah, bu aziz millete bir kez daha İstiklal Marşı yazdırmak zorunda bırakmasın” dedi.

 

Program, Kemal Özalper Ortaokulu Türkçe Öğretmeni İkbal Akkar’ın “Yüreklerde Akif, Dillerde Hürriyet”  temalı konuşması, Yeşilyurt Abdulkadir Eriş Güzel Sanatlar Lisesi Bilgisayar Öğretmeni tarafından hazırlanan Sinevizyon sunumu, Yeşilyurt Abdulkadir Eriş Güzel Sanatlar Lisesi Öğrencisi Tülin Selçuk tarafından Safahat kitabından “Bana Sor Sevgili” şiirinin okunması, Mustafa Aksoğan Anaokulu öğrencisi Minik Kardelen Zeynep Nisa Çınar tarafından İstiklal Marşımızın 10 Kıtasının okunması ve Yeşilyurt Abdulkadir Eriş Güzel Sanatlar Lisesi Öğretmenleri ve Öğrencileri tarafından hazırlanan İstiklal Marşı Oratoryosu ile sona erdi.

 

 

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.