Bu ne cüret, bu ne arsızlık, bu ne pervasızlık!

Mayatya'da depremin yıktığını "Uyanıklar" yağmalamış!

Memleketim Malatya! Ah benim garip memleketim! 

Daha enkazların dumanı tütmekteyken, yaralarımız kan ağlarken, birileri cenazelerin üzerine basarak menfaat devşirmiş, rızkımızı, malımızı çalmış! 

Vay benim çilekeş milletim, vay! 

Her taraf darmadağın, her taraf harabeyken, koca devletin, milletin namuslu malını göz göre göre çalmışlar! 

Hem de nasıl? “Polis gözetiminde kamu malı hırsızlığı” mı? 

Bu ne cüret, bu ne arsızlık, bu ne pervasızlık! 

Bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bir insaf?

 Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz bu zihniyet, en acı günümüzde bile fırsat kollamış!

Yıkılan Binalar, Yağmalanan Rızıklar

Şimdi sorarım size; Malatya'da, o şanlı Adliye Binası'nın, Ziraat Bankası'nın ve İl Sağlık Müdürlüğü'nün enkazından ne çıktı? 

Hani o demirler, o kablolar, o klimalar, o jeneratörler? Nereye gitti?

 İşte bu işin sırrı çözülüyor! 

Cumhuriyet Başsavcılığı, üçü tutuklu dokuz sanık hakkında dava açmış. 

Ne diyorlar bu adamlara? "Üçten Fazla Kişi İle İştirak Halinde Zincirleme Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık, Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki Eşya Hakkında Hırsızlık" diyorlar!

 İhalesiz, sözleşmesiz yıkmışlar! 

Vali yardımcısının talimatıyla, hem de! 

Bir banka görevlisi anlatmış: "Vali yardımcısı M.Ö. aradı, binayı neden teslim etmiyorsunuz, bina artık yıkılacak, derhal firmaya binayı yıkılmak üzere teslim edin dediğini" anlatmış. 

Yağmacıların hepsi serbestçe gezsin diye herhalde bu talimatlar! 

Başka bir banka görevlisi de "Yıkım ekibi personele burası artık bize ait buradan bir çöp dahi alamazsınız istenilmesi halinde para karşılığı alabileceğimizi söylediklerini" beyan etmiş.

 Bu ne iş? 

Bu nasıl bir düzen? 

Devleti soyanlar, devletin kolluk kuvvetlerinin gözetiminde mi çalışır olmuş?

İddianamede Ağır İthamlar

Hazırlanan iddianame bir ibret vesikası. 

Malatya Cumhuriyet Başsavcılığının 06.02.2023 tarihinde meydana gelen depremler neticesinde ağır hasar gören, kamuya ait Adliye, İl Sağlık Müdürlüğü ve Ziraat Bankası binalarının yıkımı ile ilgili olarak gerçekleştirilen usulsüzlüklerle alakalı soruşturma işlemlerine başlaması sonucu ortaya çıkanlar, akıl alır gibi değil! 

İddianame diyor ki; "Şüpheliler A.K., K.İ.Ö., T.S.'nın ağır hasarlı Malatya Adliye Binası, Ziraat Bankası Merkez Şube Binası ve İl Sağlık Müdürlüğü Binasının içerisinde bulunan ekonomik değere haiz eşyaları ve yıkım neticesinde ele geçirilen hurda demirleri doğrudan temin sözleşmesi veya ihale olmadan uhdelerine geçirdikleri" açıkça belirtilmiş. 

Dönemin vali yardımcısının arayarak kurum yetkililerini yönlendirmesiyle "denetim imkanının kısıtlandığı" ve "hile unsurunun bu suretle gerçekleştiği" de iddianamede yer alıyor.

Şüpheliler ne mi diyor? 

Onlara da kulak verelim. 

Firma sahibi A.K. diyor ki; "YİKOB başkanı olan vali yardımcısı M. Bey ve dönemin müdürlerinden Süleyman veya Nurettin isimli kişinin kendilerine 'yıkımı hemen yapın, demirbaşları döküm sahasında ayrıştırın' talimatını verdiğini" iddia ediyor. 

Hatta "Polisevi ve 7. Ana Jet Üssünün de sözleşmesiz olarak yıkıldığını" ekliyor! 

Bir diğeri K.İ.Ö. ise "kazancın %40’ı T.’a, kalan %60’ı kendisi ve A.K.'ya ait olacak şekilde anlaştıklarını" söylüyor. 

Başka bir şüpheli K.Y., söküm ekibinin petek, kablo gibi malzemeleri Bıçakçılar isimli hurdacıya sattığını, demirlerin ise "Hatay’ın Payas ilçesindeki firmalara satıldığını" anlatıyor. 

Yani her şey gün gibi ortada!

Vebal ve Vicdan

Bilirkişi raporları da ortada! 

Sadece üç binadan oluşan kamu zararı tam tamına 7 milyon 879 bin TL!

 Gözünüz doysun! 

Bu para, bu milletin helal parası değil mi? 

Bu para, o enkazın altında kalan, o zor günleri yaşayan garibanın parası değil mi? 

Depremin vurduğu şehirde, yardıma muhtaç insan varken, birileri kamu malını yağmalayıp kasasını doldurmuş!

Bilin ki, bu işin vebali büyüktür! 

Yargı ne hüküm verirse versin, milletin vicdanı, ilahi adalet hükmünü şimdiden vermiştir. 

Kim bu alçaklığa ortak olduysa, kim bu yağmaya göz yumduysa, o enkazın vebali üzerindedir. 

Tek dileğimiz, bu davanın sonuna kadar takip edilmesi ve sorumluların hak ettikleri cezayı almasıdır. 

Aksi halde, bu milletin devlete olan inancı sarsılır, adalet duygusu zedelenir. 

Bu soygunculara asla ve kata müsamaha gösterilmemelidir. 

Bu millet bu hainliği unutmayacaktır!