Ey ahali!

- Telegram
Ey ahali!
“Malatya siyasetine yeni bir soluk” diyorlar. Bir soluk… Amma öyle sıradan bir nefes değil! Damarına işlemiş ilim kokusu, kitap tozu, üniversite sıralarından kürsülere taşınmış fikir nefesi…
Bakınız, genç bir yiğit çıkmış meydana: Prof. Dr. Abdurrahman Babacan!
“Akademiden siyasete bir entelektüelin yolculuğu” diyorlar. Ha, işte ben de buradayım diyorum: Yıllarca kitap okumuş, yazmış, çizmiş, kavga etmiş, fikir yoğurmuş… Sonra da “Hadi bakalım, sahne sizin!” demişler. Babacan da çıkmış, Meclis kürsüsüne dikilmiş!
Kürsüde bağırıp çağırmak kolay! Ama mesele “sakin, analitik, veriye dayalı konuşabilmek”. İşte bu genç profesör tam da bunu yapıyor. “Siyasetin sadece gürültüyle değil fikirle de yapılabileceğini” gösteriyor.
Ekranlarda görüyorum, hani şu koca koca adamların birbirini boğazladığı tartışmalarda… Babacan çıkıyor, “Soğukkanlı, ölçülü ve akademik üslubuyla” söz alıyor. Polemik yok, kavga yok… Ne var? Fikir var, analiz var, devlet aklını savunmak var!
Hani milletin özlediği genç, donanımlı siyasetçi tipi vardı ya… İşte “o boşluğu dolduranlardan biri” olmuş.
Peki mesele sadece ekran mı? Yoo! Bu yiğit daha büyük masalarda oturuyor.
“Terörsüz Türkiye Komisyonu”nda yer almak kolay mı? Terör… Türkiye’nin en büyük yarası, en kanlı imtihanı! Orada olmak, “tarihsel bir sorumluluk omuzlamak” demektir. Bu masada atılan her imza, gelecek kuşakların kaderini çizer. Babacan, işte o ağır yükün altına elini koymuş.
Yetmez! Bir de “TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu” var. Avrupa’nın kapılarında kırk yıldır bekletilen Türkiye… Masada türlü oyun, türlü hesap… İşte o komisyonda da Abdurrahman Babacan var. Akademik geçmişiyle, uluslararası siyaseti bilen kafasıyla… Orada sadece koltuk doldurmuyor, Türkiye’nin tezini savunuyor.
Şimdi size soruyorum: Ankara’nın o keskin, zehirli siyaset dilini bir gün değiştirmek mümkün mü?
Benim cevabım hazır: Eğer bu genç çizgisini bozmazsa, evet mümkün! Çünkü “yeni bir siyaset dili” onun üslubunda filizleniyor.
Babacan artık sadece Malatya’nın değil, Türkiye’nin vekili olmuş durumda.
Arkasında millet, önünde memleketin meseleleri!
Ey ahali! Bu genç, eğer bu yolda yürümeye devam ederse, sadece kendisi değil, arkasından gelecek bütün genç kuşak için yol açacak.
Ve işte size son söz:
“Arkasında Türkiye’nin desteği, önünde Türkiye’nin meseleleri… Şimdi sıra, o sesi daha da gür çıkarmakta!”