Temizlik malzemeleri üzerinden çirkin ve kirli işler...

Temizlik malzemeleri üzerinden çirkin ve  kirli işler...
A- A+ PAYLAŞ
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit

Burhan KARADUMAN 

Pandemiden dolayı okulların boşaltılarak öğrencilerin uzaktan eğitim görmeye başladığı, kamu kurumlarının boşaldığı, herkesin evinde kaldığı, sokakların boş, yolların bomboş olduğu bir dönemdir.

Okullar, kurumlar zorunlu olarak boşaltıldığı için bu kurumların genel temizlik malzemesi giderlerinin de aslında yüzde 95 oranında düşmesi beklenir.  Öğrencisi olmayan bir okulun o süreçte genel temizlik malzemeleri tüketimi 1000 kat artabilir mi?  Malatya’yı ayda 3-4’kez yıkayabileceğiniz bir temizlik malzemesi pandemi döneminde içi bomboş olan, sadece kısıtlı sayıdaki idarecilerin nöbetleşe çalıştığı bir kurumda tüketilebilinir mi?

Hikaye Malatya’da bir ilçede geçiyor.

Olayın yaşandığı kurum, Malatya’daki ana kuruma bağlı olan bir alt kurum. 

İlçedeki kurumun ikinci derecedeki idarecisi, masasına getirilen ve masasına KALE gibi dizilen ihale evraklarını imzalamadan önce, alınan malzemeyi görmek için kurumun deposunu açtırıyor.

Deponun kapısı açılınca, kurumun ikinci derecedeki idarecisi yüzü kireç gibi bembeyaz oluyor. Şaşkın şaşkın bir deponun içine bakıyor, bir deponun kapısını açan görevlinin yüzüne bakıyor.

“Ben mi yanlış görüyorum, görünen gerçek mi” der gibi başını sallıyor, daralan nefesini toplamaya çalışan kurumun ikinci derecedeki idarecisi deponun kapısını açan görevliye dönerek;

-“Son 1 haftada buraya hiç temizlik malzemesi konuldu mu?”

-Hayır?

Elini yumruk yaparak kapıya vuran yönetici, sıktığı dişlerini gevşeterek bir kez daha görevliye dönerek-

-“Burada 2 tane temizlik malzemesi bidonunun dışında başka bir malzeme görüyormusun”

Bu kez görevli yöneticiye şaşkın şaşkın, “bu kafayı yemiş” der gibi baktıktan sonra;

-“Hayır efendim, zaten kurum boş, sadece 2-3 kişi geliyor, sadece idari kısım pas paslanıyor,  kurumda başkada temizlik malzemesi kullanılacak alan yoktur”

İdareci, eliyle görevliye deponun kapısını kilitlemesini işaret ederek, hızlı adımlarla doğruca odasına gitti. Masasına getirilen evraklara bir kez daha bakarak, ihalede bidon bidon  temizlik malzemesi alındığı yazıyordu. Pandemi olmasa bile böyle bir malzeme normal şartlarda o kurumun 4-5 yıllık bir temizlik ihtiyacını karşılayabilir.  Ancak kuruma getirilip depoya konduğu şeklinde tutanak tutulan malzeme bile orta yoktu. Sadece bidon bidon temizlik malzemesinin fatura bedelinin ödenmesi için düzenlenen evrakların imzalanması gerekiyordu. Gelmeyen, ortada olmayan, depoda bulunmayan malzeme için evrak imzalanıyordu. Yani para çıkışı olacak, ama malzeme girişi olmayacaktı. Her şey bilimsel olarak usulüne göre hazırlanmıştı. Sayıştay denetçisinin bile, pandemide bu kadar temizlik malzemesini nerede kullandınız diye sormasa farkına varamayacağı KALE gibi bir tezgah kurulmuştu. 

Durumu anlamıştı. Kuruma malzeme alınmış gibi evraklar düzenlenmiş, kendisinin de bu suça ortak olması isteniyordu. 

Masasında duran aile fotoğrafına gözü gitti. Çocuklarının fotoğraflarına gözlerini sabitleyerek içinden “size haram yedirmeyeceğim” diye mırıldandı.

İlçedeki kurumun birinci derecedeki kısa pantolonlu yöneticisini aradı, “Ben bu evrakları imzalamıyorum, kuruma malzeme alınmış gibi evrak düzenlenmiş, ama depoda bu malzemeler yoktur, ya o malzemeleri getirir gözlerimin önünde depoya teslim edersiniz yada ben bu evrakları imzalamam.

Aradan fazla bir zaman geçmeden kurumun bağlı olduğu Malatya’daki ana kurumun üst yöneticisi ilçedeki evrakları imzalamayan idareciyi aradı. 

Ana kurumun Malatya’daki üst yöneticisi, bağıra bağıra, kafasını telefona vura vura  “Ben bu kurumun üst yöneticisiyim. Emir veriyorum, derhal o evraklar imzalanacak. Ben seni oraya bu evrakları imzalaman için bilimsel verileri kullanarak gönderdim. Benim sayemde ekmek yiyorsun. Seni derhal en uzak ilçeye sürerim.” tehditlerini savurdu. 

İdareci, ana kurumun Malatya’daki üst yöneticisine de, evrakları imzalamayacağını tekrar etti ve telefonu yüzüne kapattı. 

Ana kurumun Malatya’daki üst yöneticinin konuştuktan sonra makam odasında kendisini yerden yere atıp, saçlarını sinirden yolduğu, pinpon topu gibi zıplayıp durduğu tahmin ediliyor. Çünkü gelmekte olan paracıklar uçabilirdi, Ankara’da dağıtacağı hediyecikler için, gayrimenkul zenginliği için paralar lazımdı. Ama karşısına tekin bir taş çıkmıştı. 

5 dakika sonra ilçedeki kuruma Malatya’daki bağlı olduğu ana kurumdan yazılı talimat geldi. Sözde ihale evraklarını imzalamayan idareci başka ilçeye sürülmüş, yerine başka bir atama yapılmıştı.

Sözde ihale düzenlenmiş gibi kuruma getirilmeyen malzemeler için evraklar atanan yeni idareci tarafından ucu kalın bir kalemle imzalanmış, ilçedeki kurumun birinci derecedeki kısa pantolonlu idarecisi tarafından, Malatya’daki ana kurumun üst yöneticisine müjde olarak ulaştırılmıştı

Başka bir ilçeye sürülen o idareci, bir şehit oğluna sonucu olumsuz çıkacak ve cezalandırılacak şekilde soruşturma açılması talimatını veren Malatya’daki ana kurumun üst yöneticisinin emrini de yerine getirmeyerek, buradan da başka bir ilçeye sürüldü. 

Pandemi sürecinde birileri meğer yüzlerine maske takarken, vicdanlarına da maske takarak  bu arada devleti ve milleti soymuş.  Vicdansızlar...

(DEVAM EDECEK) 

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

6 yorum yapılmış

  • Vahap (1 yıl önce)
    YAR GI LA NA CAK LAR... Asla kurtuluşları olmamalı. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yediler. Zehir zıkkım olsun. Çoluk çocuğundan çıksın. Personele nekadar kötü davrandıklarına bizzat şahit oldum. Bir kurum yemeğinde çocuğunun
    %100
    %0
    Yanıtla
  • cemal (1 yıl önce)
    Bunca afet boşuna başımıza gelmiyor. Nelere göz yumulmuş. nelerin üzeri kapanmış. Taş taş üstünde kalmaması normal o zaman. Rabbimizi nasıl kızdırdıysak artık.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Hasari (1 yıl önce)
    Bu bahsettiğiniz kurumu çok iyi biliyoruz . Şimdi size şunu söyleyeyim- Üst yönetici dediğiniz kurumun 1. Yöneticisi paraları cebe indirmek için ellerini ovuştururken kurumun diğer birimleri defalarca istek yazıları yazıyor bilgisayar, yazıcı, klima, çay ocağı, buzdolabı, projeksiyon, kalem, dosya, A4 kağıdı, kitap v.s. Bu istekler hep cevapsız kalıyor, birim sorumlusu defalarca arıyor yazıyor, yok yok deniyor, daha sonra birimdeki sorumlu cevval biri ise 1. Yöneticiyi bir toplantıda sıkıştırıyor ve hiç bir talebimiz alınmıyor diyor üst yönetici artık profesyonelleşmiş nasıl olur bir daha yazın diyor, tabi yine yookkk, o dakika 1. Yönetici yine yırtıyor. Birim müdürü yüz yüze görüşmek istiyor tabi yönetici ayda 1 bulunduğu kuruma geliyor ve 1 gün bile kalmadan geri döneceği için, geldiğinde de kapısının yanındaki biri bebe ama çok sinsi, diğeri turuncu kafa ama 1. Yoneticinin casusu, diğeri de sürekli sırıtarak yalanın alasını söyleyen sırıtkan, yalaka bir tip, bu çoluk çocukla iş görüyordu- çok yoğun, toplantıda, not aldık, biz sizi ararız v.s. ile kapıdaki çoluk çocukla koca koca profesörleri saatlerce bekletip sonra da görüşmeden gönderiyorlar ! Bütün bunlar olurken kuruma bir elektrik faturası geliyoooor, 1. yönetici çıldırıyor o kadar parayı nasıl içi gidecek eli gidecekte verecek, oysaki onları cebine indirecekti, arıyor strateji başkanı çocuğu bir güzel azarlıyor, bu elektrik faturası niye yüksek diye kızıp talimatlar yağdırıyor, çay ocağını kurdurtmadiği birime birimdekiler para toplayıp alıyor bu sefer de ne haber gelsin olmaaazzz universitenin elektriğini kullanıyorsunuz dedirtiyor çocuğa :))) hiç bir şeyi düşünmeyen 1. Yönetici birimin bağlı olduğu ilçeler dahil emirler yağdırıyor milleti, kimin elektriği yüksek gelirse haşlıyordu :))) birimlerde tuvalatten bile hemen sonra çıkınca biri arkanızdan gözetliyor kapattınız mi diye. elektrık kullanımını gerçekten devletin hayrı için düşünse anlardık ama cebine indireceği miktarın buraya gitmesinden dolayı çıldırıyordu !
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Kadir (1 yıl önce)
    Pisliklerini bilen herkes aynen böyle dökülmeye başlıyorlar. Heryerde anlatıyorlar. Daha neler neler çıkacaktır eminin. O kurumun diğer bütün birimlerinde benzer çirkin, iğrenç olaylar var. YARGILANMALILAR. BÜTÜN ÜNVANLARI ELLERİNDEN ALINARAK HAPİS YATACAKLAR BUNU HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ. ÇOK İNSANIN CANINI YAKTILAR VE ŞİMDİ O CANINI YAKTIKLARI İNSANLARIN HEPSİ ŞİMDİ HAKLARINDA DELİLLER TOPLUYOR. YAKINDA KAÇIRDIKLARI HAKKINA GİRDİKLERİ PROFESÖRLWR NELER NELWR AÇIKLAYACAK İNANAMAYACAKSINIZ.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Hüseyin (1 yıl önce)
    - Benim sayem de ekmek yiyorsun - ne kadar aşağılık birinin söyleyeceği bir ifade ! Ayrıca Hoşt SEN KİMSİN derler ! Burası bir devlet kurumu ve ben de EMEĞİMİN karşılığını alıyorum denir. BİTTİ !
    %88
    %12
    Yanıtla
  • Hüseyin (1 yıl önce)
    Burhan bey sizi tebrik ediyorum... Bu kişilerin kimler ve hangi kurum olduğunu hepimiz biliyoruz, savcılığa gidip bildiklerini anlatmalı , YARGILANSINLAR
    %100
    %0
    Yanıtla

Soytarılara makam verirseniz, Malatya'yı sirke çevirirler yazıları