Kalk şuradan soytarı, senin siyasetçi yakının FETÖ'nün emir eri gibiydi

Burhan KARADUMAN 

Hikaye şöyle…

Malatya’da önemli bir siyasetçinin yakını bir kuruma üst düzey yönetici olarak atanmıştır.

Kurumlara siyasetçi yakınlarının atanması, aynı zamanda kalabalık misafirleri ağırlamanın yanında bir de iş talepleri yoğunluğu yaşanır.

Malatya’da kurumlara yönetici olarak atanan siyasetçi yakınları genelde şımarıklardır.  İş yapmazlar, ama filim fırıldak işlerini iyi bilirler. 

Kurumda sakin bir gündür.

Neredeyse sinek vızıltısı bile duyulacak bir sessizlik vardır.

Siyasetçinin yakını olan kurumun üst düzey yöneticisi, gelen misafirlerini makamında ağırlamaktadır. Çaylar söylenmiş, sohbetler edilmiş, zaman zaman dışarıdan da duyulabilecek şekilde gülme gürültüsü , takırtısı yaşanmıştır.

Ancak bir süre sonra içerden büyük bir gürültü kopmuştur.

Gelen misafirin, işe alınması için aracı olduğu 3. derecedeki akrabası için siyasetçinin yakını olan kurumun üst düzey yöneticisi şu cevabı vermiştir, “Olamazzz, kesinlikle olamaz, hakkında bir mahkeme kararı yoktur, açılmış bir soruşturma da yoktur, ama arkadaşlarım bana FETÖ’ye yakındır diye söylediler.” 

Bunun üzerine gelen misafir önünde duran kül tablasını siyasetçinin yakını olan kurum yöneticisine fırlatarak, “Kalk şuradan soytarı, senin o siyasetçi yakının varya, o yılarca Malatya’da FETÖ’nün emir eri gibi çalıştı, ne kadar FETÖ’cü müdür varsa onlara referans oldu, ne kadar FETÖ’cü STK varsa onların işlerini takip etti, FETÖ’nün il imamının önünde emir eri gibi duruyordu. Sen bile o  kirli ilişkiler  sayesinde bu kadar hızlı merdivenleri çıkabildin. Şimdi utanmadan kalkmış hiç alakası olmayan insanlara iftira atıyorsun. Azıcık utanın be” der.

Araya girerler, misafir ile siyasetçinin yakını olan üst düzey yöneticiyi ayırırlar. 

Misafir makamdan dışarı çıkartılırken, siyasetçinin yakını olan üst düzey yönetici bağıra bağıra konuşur, “Seni süründüreceğim, emir veriyorum derhal dışarı çıkartın bunu” der.

Misafir sakin bir şekilde makam kapısından içeri dönerek, gayet ciddi bir hareketle şunu söyler, “Hadi oradan soytarı, eğer benden istemiş olduğun paraları kayısı kutusu içinde getirmiş olsaydım böyle bağırmazdın.”