Yönettiği kurumun yemekhanesinde gece 3 kilo eti çaldırarak villasında yiyen yönetici
- Telegram
Burhan KARADUMAN
Hikaye Malatya’da geçiyor.
Mübarek Ramazan ayında bir gün.
Bazı insanların 11 ay istediği gibi yaşadığı, ancak Ramazan Ayı’nın hürmetine bazı kötü huylarını frenleyebildiği, uzaklaşabildiği yada ara verdiği günler.
Yönettiği kurumu “babasının çiftliği gibi” gören, bu görüş açısından dolayı yaptığı usulsüzlükleri, yolsuzlukları iktidar kanadındaki siyasetçi yakınının ilgi ve desteğinden dolayı yargıda hesap vermeden atlatabilen sonradan görme yönetici, Ramazan ayında gece yarısı misafirlerini Villada ağırlamak ister.
***
Ramazan ayında Villasında ağırlayacağı misafirleri için “etli yemek yapma fikrini bilimsel olarak” keşfeden yönetici, gece yarısı kurumun yemekhanesinden sorumlu idarecisini arar.
-Alooo, yemekhaneden 3 kilo eti alıp hemen villaya getiriyorsun, kesin talimatımdır.
Yemekhaneden sorumlu idareci, önce saatine bakar, sonra telefondaki sesi anlamaya çalışır, ardından yutkunurken kulağından davul tokmağı gibi bir ses daha yankılanır.
-Alooo ben oranın yöneticiyim, talimat veriyorum, derhal o 3 kilo et villaya gelecek.
Yemekhaneden sorumlu idareci talimata uyar, gece yarısı yemekhaneyi açtırarak en iyi yerinden 3 kilo eti yöneticisinin zıkkımlaması için villaya götürür.
Belki olup biteni güvenlik kamerası kaydetmiştir yada kaydedilmiştir.
Ama biliyor ve inanıyoruz ki, Allah her şeyi görür ve kaydeder.
***
Aylardan Ramazan ayıdır.
Birinci derecede sorumlusu olduğu kurumun yemekhanesinden 3 kilo eti gece yarısı villasına getirterek misafirleri ile birlikte tıka basa yiyen kurum yönetici, bir gün sonra kurumda verilen iftar yemeğinde herkes gibi oruç tutmuş gibi tiyatro oynayarak, iftarını açma rolünü yerine getirir.
Aslında oruç tutması yada tutmaması mesele değildir.
Kimsenin inancını ya da inanç derecesini yargılayamayız.
Ama oruç tutmuş gibi numara yapanların durumu “bilimsel olarak ispatlanmıştır”, bu tipler hem sahtekar, hem dolandırıcı, hem yalancıdır.
İftardan sonra kurum yönetici, yemekhaneden sorumlu idareciyi yanına çağırarak, “Gece yediğimiz et çok lezzetliydi, ondan hemen 5 kilo kavurma yaptırıyorsun, Ankara’ya götürecem” talimatını verir.
***
Aylardan Ramazan ayıdır, inanmayanların bile kötü huylarına ara verdiği bu mübarek ayda maalesef Malatya’da gerçek olan bu hikaye yaşanmıştır.
Şimdi herkes “Neden isim yazılmadı” diye sorgulama yapacak. Doğrudur.
Öncelik, çocuklarından dolayıdır. Çocukların, kamu kurumundaki 3 kilo ete tamah eden ailesinden dolayı mağdur olmaması için isimleri yazılmadı.
Ayrıca…
Malatyalıların bildiği, yakından tanıdığı isimleri yazmaya gerek var mı? Hayır.
Bu adamların isimleri yazılınca utanacaklar mı? Hayır.
Bu tiplerin isimleri yazılınca Malatyalılar bu isimleri sokakta görünce selamı kesecek mi? Hayır.
Malatyalılar gereken tepkiyi göstermeyecek ve bunlar hiçbir şey yokmuş gibi, hiçbir şey olmamış gibi milletin gözünün içine baka baka utanmadan dolaşacaklar.
Yönettiği kurumun yemekhanesinde 3 kilo ete tenezzül edenler neye ve nelere tenezzül etmez ki? Yalan mı?
***
Bu yazıdan sonra; o yönetici, o Ramazan ayında yönettiği kurumun yemekhanesinden aşırtıp villasına getirterek misafirleri ile birlikte zıkkımlandığı 3 kilo etten geriye kalan kemikleri FETÖ artığı sözde gazeteci çomarlarının önüne atarak onları “muratlarına” erdirebilir.
***
Hikaye bu.
Belki olup biteni güvenlik kamerası kaydetmiştir yada kaydedilmiştir.
Onlar ermiş Muratlarına, biz çıkalım güvenlik kamerasına izlemeye…