AÇLIK, KORKU ve SESSİZLİK ÜÇGENİNDE YAŞAMA TUTUNMAK
- Telegram
Asuman Sarıtaç
Maldia Ortak Akıl ve İrade Derneği Kurucu Başkanı
Ülkenin dört bir yanında yükselen çığlıklar, artık sessizliğe sığmıyor. Bir yanda geçim derdiyle boğuşan milyonlar, diğer yanda her geçen gün daha da artan suç olaylarıyla güvenliğini kaybeden koca bir toplum. Trafik kazaları, bitmeyen zamlar, cinayetler, hırsızlıklar…
Her haber bülteni bir felaket listesi gibi. Ancak bu felaketin ortasında halk, yalnız bırakılmış durumda. Siyaset ise bambaşka bir evrende yaşıyor gibi; koltuk kaygısıyla, gündem ve hedef saptırmalarıyla meşgul.
Market raflarında etiketler her gün değişiyor, asgari ücretli vatandaşın sofrası her geçen gün biraz daha eksiliyor. Kiralar astronomik seviyelere ulaştı, gençler gelecekten umudunu kesti, emekliler açlık sınırının altında yaşamaya çalışıyor. Bunlar istisna değil, artık yeni normalimiz. Ancak bu normalin içinde siyasetçilerin gündemi hâlâ çok başka işlerle meşgul.
Tüm bu ekonomik bunalım yetmiyormuş gibi, bir de yaşam güvencesi elimizden alındı.
Sokakta yürümek bile cesaret ister hâle geldi. Gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti, bir çocuk istismarı, bir silahlı saldırı ya da bir hırsızlık vakası gündeme düşmesin. İnsanlar evlerinde bile huzur bulamıyor. Trafikte kuralsızlık, sokakta şiddet, mahalle aralarında yankılanan siren sesleri… Ve bütün bunların ortasında, susan, görmezden gelen, hiçbir sorumluluk üstlenmeyen bir siyasi mekanizma.
Siyaset halka hizmet için vardır. Ancak mevcut tabloda halk, bırakın hizmeti; dikkate bile alınmıyor. Gerçek sorunlar halının altına süpürülüyor. Ekonomi konuşulacakken magazin öne sürülüyor. Hukuk, adalet istenince vatan haini damgası vuruluyor. Güvenlik sorunu dile getirildiğinde, inkâr duvarı örülüyor.
Çözüm üretmesi gerekenler, polemik üretmekten öteye geçemiyor.
Bu ülkenin sokaklarında artık umut değil, korku dolaşıyor. Gençler çözümü yurt dışında arıyor, yaşlılar çaresizce bekliyor. Oysa çözüm, bu topraklarda mümkün. Ama önce gerçek sorunları konuşmaya cesaret eden siyasetçilere ihtiyaç var. Çakarlı, lüks araçlar içinde halkın derdini göremeyenler, kürsüde halktan kopuk konuşanlar bu milletin kaderini tayin edemez.
Artık susan değil, soran bir toplum olmak zorundayız. Hesap sormalı, sorgulamalı ve talep etmeliyiz.
Neden her gün bir kadın öldürülüyor? Neden emekliler ilaçlarını alamıyor? Neden çocuklar istismar ediliyor? Neden ormanlarımız yakılıyor? Neden insanlar adalet mekanizmasından umudunu kesmiş? Neden sokaklarımız bu kadar güvensiz? Neden gençler bu ülkede yaşamak istemiyor?
Çünkü bu ülkede gerçekleri konuşmak, artık çok büyük bir suç. Dürüst olmak tehlikeli, şaka yapmak bile riskli.
Ama merak etmeyin…
Zamlar artar, cinayetler sürer, adalet kör kalır ama birileri hâlâ “hep birlikte daha güzel günlere!” diye bağırır.