Reklam
Asuman Sarıtaç

“Aile” dediğimiz en kutsal değer kökten çürür

“Aile” dediğimiz en kutsal değer kökten çürür
A- A+ PAYLAŞ
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit

Asuman Sarıtaç
Maldia Ortak Akıl ve İrade Derneği Kurucu Başkanı

 

Sekiz, dokuz yaşındaki küçücük bir kız çocuğu.
Okuldan gelip çantasını kenara bırakıyor. Derslerini çalışmak, oyun oynamak, çocuk kahkahalarıyla evi şenlendirmek yerine eline makyaj malzemelerini alıyor. Kamera karşısına geçiyor, çocuk bedeninin masumiyetine uygun kıyafetler yerine, tam tersine teşhir eden giysiler giyiyor. TikTok denilen mecrada, milyonların gözleri önünde başlıyor dans etmeye.

Ekranın öte tarafında kimler var biliyor musunuz?

Yaşlısı, genci, psikopatı, ruh hastası, niyetini gizleyeni, niyetini açıkça belli edeni…

Para gönderen, alkışlayan, teşvik eden bir ton yetişkin!

Bir çocuk, bir ekran, bir kitle…

Ve en acısı; bu “çarpık düzen” üzerinden kazanılan paraya göz yuman bir AİLE.

Bu konuyu neden yazma gereği duyduğumu sizlerle de paylaşmak istiyorum. 
Geçen gün bir gazeteci arkadaşımız beni ziyarete gelmişti. Toplumsal konularla ilgili konuşurken bir ilkokul öğretmeninin gözleri yaşlı bir şekilde kız öğrencisinin bu içler acısı halini anlattığını söyleyince, hem bir anne olarak hem de bir eğitimci olarak yüreğim yandı.

Şimdi herkesin aklında ki şu acı soruyu soralım mı?

Bu toplum bu hale nasıl geldi, bu kokuşmuş hale nasıl getirildi?

İnsanın aklı almıyor değil mi? Bir anne-baba, hangi vicdanla, hangi akılla, hangi ahlak anlayışıyla çocuğunun masumiyetini pazara çıkarabilir? 
O kazanç denilen kirli parayı sofrasına koyup nasıl boğazından geçirebilir?

Bugün “aile yılı” ilan edenler, yarın bu çocukların çalınmış masumiyetinin hesabını nasıl verebilir?

Aile Bakanlığı bu konuda ne yapıyor?

Denetim mi? 
Yaptırım mı? 
Farkındalık mı? 
Yoksa yalnızca suskunluk mu?

Bir çocuk kendi isteğiyle mi böylesine bir yola düşer? Elbette hayır. Ortada onu yönlendiren, teşvik eden, hatta “sırf para geliyor” diye destekleyen en yakınları var.

Çocuğun görevi, para kazanmak değildir. Çocuğun görevi, çocukluğunu yaşamak; oyun oynamak, öğrenmek, hayal kurmaktır. Ailenin, toplumun ve en nihayetinde devletin görevi ise çocuğu korumaktır.

Bugün bu tabloya sessiz kalan herkes, yarın çocukların çalınmış masumiyetinin vebalini taşımak zorunda kalacaktır. Çocuğunun masumiyetini paraya, alkışa, sanal beğenilere satan aileler kadar; buna göz yuman kurumlar kadar, bu görüntüleri “izleyip geçiştiren” bizler de sorumluyuz.

Ahlak ve edep dediğimiz kavramlar sadece kitaplarda, kürsülerde, nutuklarda kalırsa; çocuklarımız ekranlarda bu şekilde harcanırsa, işte o zaman “aile” dediğimiz en kutsal değer kökten çürür.

Mesele yalnızca bir uygulama, bir dans, bir kıyafet değildir.
Mesele, çocukluğun pazarlanmasıdır.

Ve biz, çocukluğun pazarlandığı bir toplumda ne kadar mutlu, ne kadar “ahlaklı”, ne kadar “aile sahibi” olabiliriz?

 

#malatya

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Asuman Sarıtaç yazıları