MİLLETVEKİLİ KOLTUĞU ŞEREF Mİ YOKSA GANİMET Mİ?..

- Telegram
Asuman Sarıtaç
Maldia Ortak Akıl ve İrade Derneği Kurucu Başkanı
Demokrasi, sandığa atılan oylarla işler. Vatandaş, iradesini bir zarfın içine koyar ve o irade, bir isme; bir temsile, bir milletvekiline dönüşür.
Ama şu soruyu sormak artık kaçınılmaz oldu;
Milletvekili ne için seçilir?
Milletvekili ne için vardır?
Kâğıt üzerinde cevap nettir;
Milletin temsilcisi olmak, milletin sesi olmak, yasaları yapmak ve yürütmeyi denetlemek.
Fakat işin pratiğine bakıldığında, seçmenin zihninde çok daha somut bir beklenti vardır.
Şehrine değer katacak eserler, kalıcı hizmetler, gelecek nesillere bırakılacak yatırımlar.
Peki, sizce memleketimizde seçilen milletvekilleri bu beklentiyi karşılıyorlar mı?
Ne yazık ki hayır.
Sayın milletvekillerine Malatya halkı olarak soruyoruz!!!!
Hangi fabrikanın temelini attınız?
Hangi gerçek yoksul gencin iş bulmasına vesile oldunuz?
Hangi sağlık ve eğitim yatırımına imza attınız?
Hangi köyün yolunu, hangi mahallenin okulunu tamamladınız?
Hangi kalıcı eseri Malatya’ya kazandırdınız?
Hangi reformu, sistemi, projeyi memlekete, ülkenin geleceğine hediye ettiniz?
Şehrinize bir çivi bile çakmadan, yalnızca dokunulmazlık zırhına bürünüp Ankara koridorlarında gezmek için milletin vekili olunmaz. Milletvekili, kendi şehrini Ankara’ya taşıyabilen kişidir.
Ne yazık ki artık bir çok seçmenin gözünde, zihninde milletvekilliği, “Mecliste hazır bulunmak, liderin talimatıyla el kaldırıp indirmekten” ibaret hale gelmiştir.
Bu algı tesadüf değil. Çünkü çoğu vekil, kendi şehrinin derdiyle hemhâl olmak yerine, parti merkezinin çizdiği dar çerçevenin dışına çıkmamayı tercih ediyor.
Yani vekil, milletin değil partinin temsilcisine dönüşmüş durumda.
Sormak lazım;
Her seçilen vekilin geride bırakması gereken bir iz, “şehrinin ve ülkesinin hayatına dokunan” bir eseri olması gerekmez miydi?
Bu bir üniversite, bir teknoloji yatırımı, bir sosyal proje, gençlerin hayatına dokunacak bir yatırım ya da bir tarım reformu olabilirdi.
Önemli olan, arkada bir değer bırakmak değil miydi?
Bugün bazı vekiller için milletvekilliği, bir “makam” meselesine indirgenmiş durumda. Fotoğraf çektirmek, protokollerde boy göstermek, açılışlarda kurdele kesmek… Oysa milletvekilliğinin bir misyonu bir vizyonu olmalıydı.
Eğer o makama sadece şöhret, dokunulmazlık ve ayrıcalık için geliniyorsa, bu milletin iradesine sadece ve sadece ihanettir.
Seçim meydanlarında verilen sözler, kürsülerde dile getirilen vaatler… Peki sonuç? İşsizlik, göç, altyapı eksiklikleri, Malatya’da bitmek tükenmek bilmeyen sorunlar, sıkıntılar.
Şehrine eli boş dönen, tek bir iz bırakmadan dönemini tamamlayan bir milletvekili, aslında bu aziz milletin güvenini de tüketmiş oluyor.
Yapmayın lütfen!
Yazıktır, günahtır bu millete, bu memlekete.
Siyaset, bir toplum mühendisliği değildir, bir hizmet yolculuğudur.
Bu yolculukta amaç; kişisel ikbal, parti içi yükseliş ya da “makamını koruma savaşı” olmamalı.
Hele hele siyasetçi için gerçek amaç; koltuğunu korumak, partinin gözüne girmek, kendi cebini doldurmak hiç olmamalı.
Yeri geldiğinde, “Biz bu milletin hizmetkarıyız.” diyorsunuz. Ama artık halk, boş söz değil, somut eserler görmek istiyor.
O seçim sandığından çıkan her vekil, bu şehre ve bu ülkeye iz bırakmak zorundadır. Eğer görev süresi bittiğinde geriye sadece “bir dönem daha geçti” cümlesinden başka bir şey kalmamışsa, kusura bakmayın ama o vekil bu aziz millete ihanet etmiştir.
Vatandaşın olarak beklentimiz açık ve nettir.
Temsil ettiği şehrin sorunlarını çözmeyen, memleketine iz bırakmayan, sadece koltukta oturup günü kurtaran vekiller değil; geleceğe ışık tutan, şehrine ve ülkesine değer katan vekiller görmek istiyoruz.
Şimdi soralım;
Milletvekili koltuğu kim için şeref kim için ganimet?
#Malatya