Asuman Sarıtaç

SİZ O MAKAMLARINIZI KALICI MI SANDINIZ?

SİZ O MAKAMLARINIZI KALICI MI SANDINIZ?
A- A+ PAYLAŞ
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit

Milletvekili, belediye başkanı, meclis üyesi, hangi makamda olursanız olun; ünvanınız bu aziz halkın oylarıyla verildi ve o makamlar sizin malınız değil bilakis gelip geçici yerlerdir.

Sizi oraya taşıyan insanların derdiyle ilgilenmek zorundasınız. Makam arabasında veya lüks koltukların arkasında kaybolmak için değil; halkın içinde yaşamak, onların sesini duymak ve çözüm üretmek için seçildiniz.

Ama artık sormak zorundayız;

Belediye başkanları, seçimden önce verdiğiniz sözlerin kaçı tutuldu? 
Şehrimizde ve ilçelerimizde siz geldiğiniz günden beri ne değişti, nasıl kalıcı bir hizmete imza attınız?
Toplu taşıma ile ilgili sorunlarımız ne zaman çözüme ulaşacak?
Alt yapı çalışmaları, rezerv alan sorunları, insanların kalıcı konut ve iş yerlerine kavuşmaları ne zaman hallolacak?
Halka yaşattığınız güven eksikliğini ne zaman giderebileceksiniz?
Su ve elektrik kesintilerinden ne zaman kurtulacağız?
Caddelerimizi sel götürürken siz nasıl bir önlem almıştınız?
Borçları ödemek için emlak satışı yapmak kimin fikriydi?
Belediyeler olarak ne kadar şeffafsınız?
Sokak lambalarının bile doğru düzgün yanmadığı, yolların delik deşik olduğu bu memlekette yolda yürürken yada araba kullanırken can güvenliğimiz için endişe duymamız normal mi?

Millet sizden süslü konuşmalar değil, dürüst hizmet bekliyor.

Yerel yönetim demek; halkın sokağını, suyunu, çöpünü, ekmeğini düşünmek demektir. Milletin yükünü hafifletmek, adaleti korumak demektir. Ama siz, halkın omuzlarına daha fazla yük bindirmekten başka ne yaptınız?

Vatandaş derdini anlatmak için randevu talep ediyor ancak aylar geçiyor o talep edilen randevuya bir türlü cevap verilmiyor. İnsanlar bu şehirde artık evlerinde huzur içinde oturmak istiyor. Gelin görün ki şehir merkezi bile bitmek bilmeyen bir pazar yerini andırıyor.

Milletvekili demek ise bu şehirde yaşayan kadınından, erkeğinden, yaşlısından, gencinden, çocuğundan ve hatta sokağında ki köpeğinden bile sorumluluğunuz var demektir. 
Milletvekilliği ayrıcalık değil, hesap vermeyi gerektiren vebali yüksek bir görevdir. Ayrıca hiç kimse dokunulmaz değildir. Dokunulmazlık zırhına sığınarak bugün halktan kaçanlar, bir gün o halkın öfkesinden kaçamayacaklarını da bilmelidir.

Milletvekilleri olarak kaç kez o kürsüde bu halkın gerçek gündemini dile getirdiniz?
Mecliste neden etkin değilsiniz ve meclis çalışmalarında neden bu kadar zayıfsınız?
Halktan ve sahadan neden bu kadar kopuk yaşıyorsunuz?
Yapılan bu kadar eleştirilere kulak tıkamanız normal mi?
En son ne zaman öz eleştiri yaptınız?

Seçim zamanı herkes “Hizmet için geliyoruz” diyor. Ama seçildikten sonra ortalıkta yoksunuz.

Demokrasinin sağlıklı işlemesi için vatandaşın sormaktan çekinmemesi, tüm yerel yöneticilerin ve milletvekillerinin ise cevap vermekten kaçınmaması gerekir. 
Hesap vermek, bir zayıflık değil, bir erdemdir. O koltuklarda oturanlar halka hesap vermeyi bir yük değil, onur saymalıdır.

Çünkü gerçek temsil; sadece oy almakla değil, o oya layık davranmakla olur.

Artık yeter.

Halk uyanıyor. Artık kimse “sayın vekilim”, “sayın başkanım” diye iltifatla susmuyor. 
Bu halk, kim gerçekten işini yapıyorsa onu alkışlayacak, kim koltuğu dolduramıyorsa onu sorgulayacak.

Unutmayın;

Koltuklar gelip geçici ama halkın hafızası kalıcıdır. Oyları alıp halkı unutanı bu halk unutmaz.

Milletin vekili ve yerel yöneticisi olmak, sadece imza atmak, açılışa gitmek, tweet atmak değildir. Halk için yaşayıp, halkla birlikte yol yürüyebilmektir.

Ve yine unutmayın ki;

Bu halk isterse sizi oraya getirir, isterse gönderir. 
Nasıl getirdiyse öyle de göndermesini bilir.

 

 

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Asuman Sarıtaç yazıları