VATANA SADAKAT Mİ, PARTİNE SADAKAT Mİ?
- Telegram
Artık bir gerçeği konuşmanın zamanı gelmedi mi?
Bu ülke yıllardır sadece partilere oy veriyor, memlekete değil. Biz bir millet olmaktan çıkıp, birbirine diş bileyen tribün gruplarına dönüştürüldük.Herkes kendi liderine methiyeler dizerken karşısındakine düşman gözüyle bakıyor. Neden? Çünkü birileri memleketi yıllardır “Biz ve onlar” diye ayırarak yönetiyor. Ve siz hâlâ bu oyunu yutuyorsunuz.
Kimsenin umurunda değil aslında ekonomi çökmüş mü, gençler yaşamaktan umudunu kesmiş mi, eğitim yerlerde mi sürünüyor. Yeter ki “bizimkiler” kazansın! Varsın ülke yansın, yeter ki karşı taraf kaybetsin.
Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır?
Yazık ki vatanımızda, “Benim partim” diyenler dolup taşarken “Benim ülkem” diyenler hep azınlıkta kaldı.
Ve aslında mesele tam olarak budur.
Bir belediye başkanı yolsuzlukla suçlansa, ilk tepki ne oluyor?
“Bizim partiden mi?”
Eğer sizin partidense “karalama kampanyası” start alır.
Karşı partidense “nihayet adalet yerini buldu.” denir.
Bu mu adalet anlayışı? Bu mu vicdan?
Bugün gençler bavullarını toplayıp Almanya, Kanada yollarında umut arıyor.
Ama birileri hâlâ “Karşı taraf gelirse daha kötü olur” diyor.
Ne zaman “daha iyisi mümkün” demeyi öğreneceğiz?
Ne zaman ‘kötünün iyisi’ ile yetinmekten utanacağız?
Bu ülkede asgari ücretli üç kuruşla geçinmeye çalışırken, meclisteki vekil bir gecede 60 bin liraya yakın maaş zammı alıyorsa ve sen hâlâ “bizimkiler hak ediyor” diyorsan, senin sorunun sadece ekonomi değil.
Senin sorunun; neye, kime ve neden sadakat gösterdiğini bilmemen.
Çünkü sadakat memlekete olur, partiye değil.
Bir şey daha var…
Bu ülkede bir belediye çalışmıyorsa, ama aynı partiden olduğu için ses çıkarılmıyorsa,
bir vekil halktan kopmuşsa ama “bizim tayfa” diye savunuluyorsa, bir siyasi açıkça yanlış yapıyorsa ama “o bizim adamımız” diye susuluyorsa, bilin ki çürüme tepeden başlamamıştır. Çürüme, o susan seçmenin vicdanında başlamıştır.
Anlamak zorundasınız.
Bu parti meselesi değil, bu ülke meselesi. Ve bu ülke, sizin tuttuğunuz partiden çok daha kıymetli. Sandığa gidip de hâlâ “bizim partiye oy vereyim de onlar sevinmesin” diyorsanız, bu memleket düzelmez. Çünkü düşmanınız karşıt parti değil.
Sizin düşmanınız cehalet, yoksulluk, adaletsizlik, umutsuzluk. Ama siz düşmanı yanlış yerde arıyorsunuz.
Memleketin kurtuluşu, “onlar gelmesin yeter” zihniyetini bırakmakla başlar.
Şu kolay sorunun cevabını vermelisiniz.
Siz partinizin gönüllüsü müsünüz, yoksa bu çilekeş vatanın evladı mı?
Ne zaman ki biri çıkıp “Benim partim zarar veriyorsa, ilk ben karşı çıkarım” diyebilecek, işte o zaman bu ülke kurtulur.
Günün sonunda;
Partiler gelir geçer, liderler yükselir ve düşer…Ama bu vatan, bu millet, bu bayrak kalır.
Seçim sandığı yarın önünüze geldiğinde önce aynaya bakın ve şunu sorun kendinize:
“Ben bu pusulayı bir partiye mi, yoksa çocuklarımın geleceğine mi veriyorum?”
Ve unutmayın:
Vatanseverlik, karşı partiye küfretmek değil,
kendi partine gerekirse “yanlış yapıyorsun” diyebilmektir.
Cesaretiniz var mı buna?
Asuman Sarıtaç
Maldia Ortak Akıl ve İrade Derneği Kurucu Başkanı